Yahudiler Beyaz Saray'ı aldı!

Güncel Meydan | Güncel Haberler Köşesi

Yahudiler Beyaz Saray'ı aldı!

İletigönderen Türk-Kan » Cum Kas 07, 2008 20:12

İsrail basını ‘Beyaz Saray’daki adamımız’ başlığı attı.

Dünyanın ABD’nin ilk siyah başkanı olarak büyük umut bağladığı Barack Obama’nın, baş danışmanlığını yapacak, hükümeti çekip çevirecek, Oval Ofis’e kimin girip girmeyeceğine karar vererek adeta kapı bekçiliği yapacak Beyaz Saray Genel Sekreterliği’ni Rahm Emanuel’e teklif etti.

Bu durum İsrail’de coşkuyla karşılandı. Maariv gazetesi ‘Beyaz Saray’daki adamımız’ başlığını atarken, babası Benjamin M. Emanuel “Oğlumun ABD Başkanı’nın İsrail yanlısı olması için etkisini kullanacağı muhakkak” dedi.

1991’de Körfez Savaşı sırasında Irak’ın füzelerine karşı bir İsrail askeri üssünde canlı kalkanlık yapan oğul Emanuel, 1993’te Beyaz Saray’da İsrail ve Filistin liderleri İzak Rabin ile Yaser Arafat’ın el sıkışma törenini organize etti.

Cumhuriyetçiler nefret ediyor

Kudüs doğumlu baba Emanuel, 1931-48 arası Filistin’de saldırılar düzenleyen Siyonist militan grup İrgun’un üyesi. İrgun’un bugünkü siyasi uzantısı sağcı parti Likud. Baba Emanuel’in 1950’lerde Chicago’da sivil haklar eylemcisi Martha Smulevitz’le yaptığı evlilikten doğan üç çocuktan biri Rahm.

Eski Demokrat Başkan Bill Clinton’a danışmanlık yaptı, Lewinsky skandalı sırasında başkanı desteklemeyen Demokratların adının olduğu bir kâğıdı elinde bıçakla ‘Ölüm, ölüm’ diye bağırarak parçaladı. 2002’de Illinois vekili seçildi, 2005’te Demokrat Parti’nin kampanya komitesinin başına geldi ve 2006’de Demokratların 12 yıl sonra Temsilciler Meclisi’nin çoğunluğunu ele geçirmelerini sağladı.

Cumhuriyetçilerin çok partizan bulduğu, neredeyse nefret ettiği Emanuel’in, teklifi kabul ederse, Obama’nın hedeflediği partilerarası uçurumu kapatmaktan çok derinleştireceği söyleniyor. İnatçılığı ve aşırı rekabetçiliği teşvik eden idare tarzı yüzünden ‘Rambo’ lakabıyla anılan 48 yaşındaki Emanuel, bugüne dek tarzıyla siyah ve Hispanik vekilleri de öfkelendirdi.

Eylülde “Bu seçimde Amerikan halkının önüne şu temel soruyu koyacağız: Orta sınıfların yaşam standardını düşüren ekonomi politikalarını kim değiştirecek” diyen Emanuel, Clinton’la Beyaz Saray’dan ayrıldığında yatırım bankacılığı yapıp 16 milyon dolar kazanmıştı. Dolayısıyla Wall Street’in müttefiki görülüyor.

Bale bile yapmış

Emanuel kendinden memnun: “Benim sinirli, kindar, küfürbaz, alçak olduğumu söylüyorlar. Annem bu yüzden benimle övünüyor.” Çocukken fast food restoranında çalışırken et doğrayıcıya kaptırdığı ve enfeksiyon kapınca yarısı kesilen orta parmağı alameti farikası. Anne teşvikiyle gençliğinde bale yaptı ve Evanston Bale Okulu ile Sarah Lawrence Sanat Akademisi’nden mezun oldu. Tam bir kitap kurdu.

Emanuel, Bush’un Irak savaşına da destek verdi, sadece Başkan’ın Amerikan halkını yönlendirmede yanlış yöntemler kullanmasını eleştirdi. Hemşerisi Obama ile Kongre’ye girdiğinden beri sıkı fıkı dost. Bill için yaptığı sadakat gösterisine rağmen 2008 başkanlık önseçimleri sürecinde Hillary Clinton’a destek açıklamadı ve tarafsız kaldı.




Resim
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

İletigönderen Türk-Kan » Çrş Kas 12, 2008 13:41

Artık Dennis ROSS ismini çok sık duyacaksınız!

Obama’nın başkan seçilmesi üzerine Yasemin Çongar şöyle başlayan bir yazı yazdı:

“Elli üç yaşındaki adam sabaha karşı telefonda ağlıyordu:
‘İç Savaş nihayet bitti.’
Büyük büyükbabası köleliğe karşı çıkan Kuzey ordusunda savaşırken ölmüş bir Amerikalıdan söz ediyorum.
Ağlıyordu:
‘Ayrımcılığın sonu nihayet geliyor.’” (Taraf, 6.11.2008)



Ardından Cengiz Çandar da karısının ağladığını yazdı.

Liberallerimiz duygusallıkla yoğrulmuş sulu soğanlı yazılar yazadursun, asıl ağlayacak olan gene Ortadoğu’ymuş gibi görünüyor.

Obama’nın Ortadoğu Barışı Özel Elçisi olarak atamayı düşündüğü konuşulan isim Dennis Ross.


Dennis Ross kimdir?

Ross diplomasiye inandığını söyleyen, hatta bu konuda bir kitap yazmış olan bir siyasi figür. Ancak bu alanda attığı adımlar, diplomasiden anladığının yalnızca İsrail çıkarları olduğunu gösteriyor. Ross 2000 tarihli Camp David’in mimarlarından ve azılı Filistin düşmanlarından.

Ross yakın zamanda, Washington’da bulunan Bipartisan Policy Center bünyesinde İran üzerine bir rapor hazırlama amacıyla oluşturulan grupta yer almıştı. Grupta yer alan diğer isimler arasında Steve Rademaker (neo-con American Enterprise Institute’ta (AEI) çalışan Danielle Pletka’nın kocası); AEI’dan Michael Rubin; neo-con Hudson Enstitüsü’nden Kenneth Weinstein; Paul Wolfowitz ile Douglas Feith için çalışmış olan iki eski Savunma Bakanlığı çalışanı ve İsrail yanlısı Washington Institute for Near East Policy’de (WINEP) çalışan David Makovsky’nin kardeşi Michael Makovsky bulunuyordu.

Grubun Eylül ayında yayınladığı rapor (“Meeting the Challenge: US Policy Towards Iranian Nuclear Development”), İran’a saldırılmadan önce, ona Amerika’nın tüm isteklerini kabul etmesi için bir fırsat sunulması gerektiği belirtiliyor. Rapordaki önerilerden bazıları, Amerikan başkanının görevi aldığı ilk günden itibaren olası bir saldırı için hazırlanması; İran bombalandıktan sonra da Amerikan güçlerinin bölgede kalması.

Ross aynı zamanda Fox Haber kanalında yorumcu olarak çalışıyor ve yukarıda sözü geçen İsrail yanlısı WINEP’in üyesi. WINEP’in kuruluşunda katkısı olduğu söyleniyor.

Son olarak ekleyelim: Dennis Ross merkezi Kudüs’te bulunan Yahudi Halkı Politikaları Planlama Enstitüsü’nün (Jewish People Policy Planning Institute) başkanı.

Obama’dan Beklenen Amerika Düşmanlığı’nı Hafifletmesi

Obama’ya bu denli büyük destek verilmesinin önemli nedenlerinden biri, özellikle Irak ve Afganistan işgallerinden sonra Amerika düşmanlığının korkutucu ölçüde yüksek bir seviyeye ulaşmış olması. Washington tink-tank’leri aylardır yönetimi bu konuda uyarıyordu.

Obama’nın seçimi kazanmasının ardından, Amerikan medyasının olsun, Türk medyasının olsun, estirdiği bayram havası da, bu düşmanlığın hafifletilmesini amaçlıyor. Verilmek istenen mesaj şu:

“Milyonların öfkesini üzerine çeken Amerikan dış politikasından, Amerika değil, Bush sorumludur.”

Türkiye’de yaşıyoruz. İşlevini yerine getirip görevi bitenlerin, “tüm suçların tek sorumlusu” ilan edilmesi tanımadığımız bir hamle değil.

Medyamız ne denli duygusal resimler çizerse çizsin, ne kadar büyük bir bayram havası estirirse estirsin, Obama’nın da Ortadoğu’yu Amerika ve İsrail çıkarları için yangın yerine çeviren Amerikan dış politikasının dışında tek bir adım dahi atmayacağı şimdiden ortadadır.

Cümlemize hayırlı olsun…



Kaynak
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56


Şu dizine dön: Haberler

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 4 konuk

cron

x