Yakıştı mı yakışmadı mı?
“Anadolu Ajansı, Tayyip Erdoğan’ın konuşmasındaki ‘kininin’ kelimesini sansür etti” iddiasını ilk olarak ben öne sürmüştüm. Sonra başka bir gazeteci de benzer bir yazı yazdı. Anadolu Ajansı bir açıklama yaptı ve hiçbir kişi ya da kurumun konuşmalarını sansürlemek, değiştirmek ya da perdelemek gibi bir görevleri olmadığını bildirerek “Kasıt ve kötü niyet olmayan ve insan olmamızdan kaynaklanan bu hataların, büyük bir suçu tespit etmiş gibi üzerine gidilmesi, hatanın gerekçesi soruşturulmadan acımasız ve haksızca eleştirilmesi meslektaşlarımıza yakışmamıştır” dedi.. Tabii diğer eleştiriye de cevaplar var ama ben sadece “sansür” dediğim için açıklamanın hepsine yer vermiyorum.
“Sansür” eleştirisinin bana yakışıp yakışmadığına konudan haberdar olanlar karar versin de bir Başbakan’ın konuşmasındaki en önemli bölümü Anadolu Ajansı haberinde göremeyince insan ne düşünür?
***
Bir haberin doğru olup olmadığını sorgulamak için Anadolu Ajansı metnine başvuruyorum. Bu konuda hata yapmayacağını düşündüğüm Anadolu Ajansı’nın haberini esas aldığım için okuyucuya yanlış bilgi vermiş duruma düşüyorum. Durumu sonradan fark etsem bile gazete basıldığı için yazıyı değiştirme şansım olmuyor. Haberde bir kelimenin atlanmasına “sansür” diyorum.. Ajans da bu defa “Meslektaşlarımıza yakışmadı” diyor.
Açıklamada, “Haber yazılırken bu bölümdeki anlaşılmaz kısımlar gözden geçirilmiş, görüntüler incelenmiş ve bu esnada bir kelimenin kayıtlarımızda net olarak duyulmadığı fark edilmiştir. Muhabir ve redaktör tam olarak duyulmayan bu kelimenin ne olduğunu, metnin orijinaline bakarak ya da Başbakanlık kaynaklarına başvurarak öğrenme imkânına sahipken, haberi bir an önce yayına verme düşüncesiyle tam anlaşılamayan ’kinini’ kelimesini metne koymadan yayınlamıştır. Öte yandan, onlarca televizyonun canlı verdiği Sayın Başbakan’ın konuşmasının yazılı haberinde, bir kelimeye ‘sansür’ uyguladığımız iddiası, akıl ve mantığa aykırı, iyi niyetli olmayan bir yorumdur” ifadeleri kullanılıyor.
***
Yani haberin o bölümü bir daha seyredilmiş ve buna rağmen “kininin” kelimesi anlaşılamamış! Oysa dinleyen herkes “kininin” kelimesini fark ediyor.. Anadolu Ajansı’nın kaydettiği görüntüde sesin o kelimeye denk gelen kısmı bozuk ise onlar da bir başka kaynağa başvurabilirdi. Akıl ve mantık bunu gerektirirdi.. Çünkü ajans hata yaparsa, ona güvenen bütün gazeteciler hata yapabilir. Konuyu, “ajans çalışanlarının fedakar çalışmaları”na taşımaya ise hiç gerek yok. Ya biz burada yıllardır ne yapıyoruz?
Ayrıca aktif yöneticilik yaptığım yıllarda Anadolu Ajansı muhabirlerinin imzalarını da kullanırdım. Emekleri görünsün diye... Bu sütunda da haberine atıfta bulunduğum muhabirin adını, eğer ajans vermişse mutlaka belirtirim..
***
Fakat Mısır ile ABD arasında gerginliğe sebep olan Kahire’deki kışkırtıcı Amerikan sivil toplum örgütlerinin adlarını haberde hiç vermemesinden dolayı da ajansı eleştirmiştim.
Anadolu Ajansı ısrarla, bir hafta boyunca “Mısır’da sivil toplum kuruluşlarına yönelik baskınlar” ifadesini kullanıyor, ABD’nin tepkilerine yer veriyor ama bu sözde sivil toplum kuruluşlarının hangi örgütler olduğunu belirtmiyordu.
Mısır’da arama yapılan bürolar arasında ABD’de Demokrat Parti’ye yakınlığıyla bilinen Ulusal Demokrasi Enstitüsü (NDI) ile Cumhuriyetçi Parti’ye yakınlığıyla bilinen Uluslararası Cumhuriyetçiler Enstitüsü (IRI) adlı iki Amerikan kuruluşu ve Almanya’da iktidar partilerinden Hristiyan Demokrat Birlik Partisi’ne yakınlığıyla bilinen Konrad-Adenauer Vakfı büroları da vardı..
Bunlar, sivil toplum kuruluşu mudur? Haberi saklamak, ajansın yöneticilerine yakıştı mı?
Yani böyle tutumlar, Atatürk’ün Türkiye’nin sesini dünyaya duyursun diye kurduğu Anadolu Ajansı’na güvenin zedelenmesine yol açıyor.. Biz o güvenin devam etmesini isteriz.
Arslan BULUT, 24 Şubat 2012