YALAN RÜZGÂRI (2)

YALAN RÜZGÂRI (2)

İletigönderen Feza Tiryaki » Çrş Eyl 23, 2020 17:54

YALAN RÜZGÂRI (2)


Ülkemizin en önemli üniversite hastanelerinde eloğlunun buldum geliştirdim dediği aşıların aşı deneyleri başlamıştı bu hafta. Müjde diye duyuruldu:

“Türkiye’de tarihi gün… Corona virüsü aşısında ilk gönüllü uygulaması yapıldı.”

“Dünyanın dört gözle beklediği corona virüsü aşısında tarihi bir aşama Türkiye'de kat edildi. Çin'in geliştirdiği “corona virüsü aşısı” Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde gönüllülere yapıldı.” 16 Eylül 2020

Bu da aynı haberin kırpılmışı:

“ Türkiye’deki ilk uygulama, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde üç sağlık çalışanı ile başlatıldı.”

Açıklama şöyle sürüyor:

“Faz 3 klinik araştırmaların Türkiye ayağında ilk etapta 25 merkezde yaklaşık 1200 gönüllüye aşı uygulanacak ve daha sonra bu sayı 10 binin üzerine çıkarılacak. Aşılamalar ve gönüllü takiplerinin 2,5 ay içerisinde bitirilmesi planlanıyor.”

Gönüllüye (?) aşılamaymış… Nasıl gönüllü olunursa böyle bir şeye. Sağlık çalışanlarıyla başlatılmış… Koydukları resim de iyi seçilmiş. Doktor hanımın saçı arkadan bağlı, aşı pozundaki denek kızın da saçı aynı model, atkuyruğu. Ana kız gibiler. Haber her yana bu resimle servis edilmiş.

Bilim kurulu üyesi döktürüyor:

“Çok tarihi bir an yaşıyoruz. "Korona virüsün dünyayı kasıp kavurduğu bugünlerde insanlık adına çok önemli bir şeye katkıda bulunduğumuz için çok mutluyuz.”

Burada katkıda bulunulan şey daha önceleri Afrika’da, yoksul, geri ülkelerde yapıldığını bildiğimiz aşı deneylerinde şimdi bizim insanımızın kobay olarak seçilmesi. Neymiş? İnsanlık adına. Bu aşıyı deneyen diğer iki ülke: Brezilya, Endonezya.

Sonra, aşıyı geliştirmek kolay değilmiş. Niye? Denemek gerekiyormuş, denek bulmak gerekiyormuş.

Buradaki “Faz” sözü kafanızı karıştırmasın. Çok bir afili değil mi? Fransızca, İngilizce, Almanca “Phase” sözünün uydurukçası bu. Türkçesi evre, aşama demek, Arapçası safha”. Geçirilen dönemler, evreler, bölümler…

Anlatıyorlar:

“Faz 1 faz 2” çalışmalarını aşıyı geliştiren firmalar kendi ülkelerinde yaptılar.”

Biraz araştıran herkes öğrenebilir:

İlaç (aşı) önce az sayıdaki sağlıklı kişide denenirmiş. Ana amacı güvenlikmiş birinci evrenin. İlacın dozu yine az sayıda kişide denenerek doz ayarı yapılırmış; bu ikinci evre. İlacın güvenirliliği, etkisi, yan etkisi denenirmiş, üçüncü evrede. Bir de denekler ikiye ayrılırmış bu evrede, bir bölüm aşılanır, diğer bölüm aşılanır gibi yapılırmış yani bir bölüme ilaç verilmezmiş. Bizde yapılan da buymuş. Bu üç evreyi geçen ilaç ruhsat alır piyasaya sürülürmüş. Bu iş yılları alırmış. On yılı bulurmuş normalde. Gelin görün ki bu kez küreselcilerin acelesi var. Aman ayınılır uyanılır araya bir engel girer falan. Hem en önce benimki tamam diyen şirket cebini fena dolduracakmış. Ortam tam kıvamındayken…

Çok az kişiyle deneyi firmalar kendi ülkelerinde yapmışlar. Sonrası için, bu üçüncü dönem için ülkelerinde insan mı kalmamış? Bunun yanıtı da gazeteye konuşan bilim insanından geliyor:

“Ama Faz 3'ün hızla tamamlanması lazım. Çünkü dünyanın bu aşıya ihtiyacı var.”

Eee?

“Ve bu nedenle de bu işi yapma kapasitesi olan ülkelerle işbirliği yapılıyor. Türkiye'nin de bu ülkelerden biri olması bizi mutlu ediyor.”

Aşıyı yapan firmaların ülkelerinde bu kapasite yok demek. Denek bulma, elin bulduğunu kendi insanında denetme kapasitesi bizde! Çok iyi!

Göz yaşartıcı bir insanlık sevgisi... İnsanlığın tek derdi bu, tek ihtiyacımız bu. Yüzde doksan, belki de daha yukarısı virüsten hiç etkilenmese de tek isteğimiz bu! Daha yenice ALS denilen kas hastalığından ülkemizin en varlıklı kişilerinden biri kurtulamadı, öldü. Daha böyle ne dertler var umarsız, yakalandın mı iyileşilmeyen…

Şu an insanlığa öğretilen:

Bu “Aşı”yı yiyince tüm dertler bitecek! Hem de nasıl bitecek! Koydukları kurallarsa daha kaç yıl sürermiş. “Maske - mesafe” işi kolay bitirilmeyecek…


Sonra geliyor aşının ülkesi ve aşının adı:

“Bugün Çin'de Sinovac tarafından üretilen aşının, tam hücre aşısıdır bu, tam virüs aşısıdır...”

Biraz araştırınca görüyoruz ki Çin bu aşının çalışmasına ta Ocak ayında başlamış. DSÖ, Dünya Bankası işe el atmamışken, küreselciler kesenin ağzını açmamışlarken, her korona diyene para dağıtılmazken, bizde, ilk vaka görüldü (11 Mart 2020) denmemişken… Bir anda okullar kapanıvermemiş, bayramlar iptal edilmemişken…

Üç dört bin ölüm haberiyle, yaydığı korkutucu sağlıkçı- hasta görüntüleriyle bahar başında, Çin, başlattığı, yaydığı, duyurduğu bu işten sıyrılıvermişti, bir daha da sesi soluğu çıkmadıydı onların. Aklımızın ermediği acımasız bir baskı sisteminin sürdüğü söylenen, kapalı kutu, geçmişi, Mao dönemi çok kanlı Çin, şimdi inanırsanız insanlığı kurtaracak. Pazarlarda üzerinde Çin malı yazan porseleni bile zehirli diye almayız, her türlü virüs salgını, korkutucu hastalıklar oralardan çıkar, oradaki hayvanlarla insanların iç içe yaşamlarından çıkar, sonra da…

Şu günlerde Avrupa kamuoyunda Çin’in Valsartan adlı tansiyon ve kalp ilacının kanser yaptığına dair yayınlar var. 2018’de bizde, Anadolu Ajansı haberleriyle duyurulmuş, bu ilacın geri toplanması gündemdeymiş.

Keymen İlaç ve Keytech Bio firması CEO'su da, baş yöneticisi yani, müjdeyi vermiş bu günlerde. Bakın neler demiş? Firmanın Türk yöneticisi, “Aşının Türkiye'de teknoloji transferinin yapılması ve ülkemizde üretimi için Sağlık Bakanlığı'nın öncülüğünde Çin ile Türkiye'nin önemli bir işbirliği içerisine girdiğini, ülkemizin aşıya erişiminin birinci öncelik olduğunu, bunun için tüm gerekli çalışmaların titizlikle sürdürüldüğünü…” belirtmiş.

Aynı konuda bilim insanları bakalım ne demişler:

Ankara Tıp Fakültesi’nden bir profesör doktor, denek adayıyım bu aşının demiş. "Bunlar o kadar güvenlik tedbirleriyle yapılan çalışmalar ki, girmekte hiçbir sakınca yok. Yan etki olabilir; ama düşük olasılık."

Konuşmasının sonrasında denek adaylığına açıklık getirmeyi ihmal etmemiş. Ne olur ne olmaz, tedbirini almış: “Umut ederim (denek) olabilirim."

Bunu diyen Hacettepe’den bir profesör:

"Aşı çalışmalarını şöyle yapacağız, 13 bin kişiyi hedefliyoruz Türkiye'de nihai olarak. İlk aşamada 1200 kişi hastalık açısından ön planda ve riskli olan sağlık personeli olacak. Bunu da ikiye böleceğiz ve yarısına boş aşı yarısına da yine kovid aşısını yapacağız ki aşının etkili olup olmadığını görelim."

El çabukluğu marifetmiş, gazetelerden bir yeni haber daha, buyurun buradan yakın:

“Çin'den koronavirüs aşısı ile ilgili sevindiren haber: Kasımda halkın kullanımına sunulacak.”

Yalan yalana neden olur.

Daha 2013’te Erdal Sarızeybek Kıbrıs üzerine iç kamuoyuna söylenen yalanlara bakarak demişti:

“Yalanlar üstünde kurulmuş bir siyaset!”

Şimdi de aynı siyaset “salgın” yönetiyor.

Bir virüs ki bulaştığı yüzde seksen beşi hiç etkilemiyor. Bundan öldü denilenlerin neden öldükleri kanıtlanmamış. Dünya Bankasının yaptığı korona yardımlarının tek şartı yayınlarda sürekli korona korkutmacası yapılmasıymış, hastaneler de, hasta bildirdikçe aynı yardımı alıyorlarmış. Bunu Sağlığın Karanlık Yüzü kitabının yazarı cerrah hekim söylüyor.

Ya, 1918- 1920 yıllarının İspanyol gribini bu günlere benzetmeye ne demeli?

Ölen sayısı da 50 – 100 milyon denmiş. Beş on kişi der gibi. Elli milyon ne, yüz milyon ne? Bu kadar büyük sayılar bu şekilde kullanılabilir mi?

İnsanlığın unuttuğu, bilimin günümüze bakarak çok çok geri olduğu o günler, perişan savaş yılları hatırlatılıyor, eskiyle insanlar korkutuluyor.

Biz yüz yıl öncesini, ülkemizin işgaliyle, hele en büyük gün 1919’u, Atatürk’ün Samsun’a çıkarak Kurtuluş Savaşı’nı başlatmasıyla, 1920 yılını ise yeni Türk devletinin kuruluş günü olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kuruluş ilânıyla anımsarız!

O yıllarda İspanyol gribinden korksaymış insanlarımız, ne Kurtuluş Savaşı yapabilir, ne vatanı kurtarabilirdik. Ne de yayılmacı düşman, böyle bir korku duysaymış, kaç koldan vatanımızı işgale girişirmiş…

Biz ayakta uyuyalım, dinci kesimden Dilipak olayı çözmüş:

“Sisteme bağlılık, uyum… İnsanların hayallerini bile okuyabilecekler…” diyor dayatılan yeni teknolojiler (5G- 6G), çiplenme üzerine yazdığı uyarı yazısında.

“Aşılama gerçekten işe yarar.” Bill Gates’in yaptıkları yapacakları bilmeyene anlatılırken böyle deniyor, “Kendileri için dünyayı değiştirecekler, bunu da aşıyla yapacaklar!” Az buz değil tüm insanları aşılamaya kararlılar. 14 milyar doz gerekli diyor Bill Gates ısrarla. Amerika üç yüz - beş yüz milyon doz hazırlayacakmış ilk etapta. Bizde bilim kurulunca, 60 milyon dozun adı geçiyor, iki doz için 120 milyon. AB derseniz iki yüz milyon mu ne! Gözler karartılmış…

Aşılama gerçekten işe yarar, ama…

“Gerçeğin aşılanması!..”
diye uyarılıyor insanlar. Yani:

“Sözü söyle alana, kulağında kalana!”

Yalan dolan, yalan yanlış, yalan yere… söz söyleme!

“Meydana yılan ölüsü attılar!” “Size yalan bana gerçek.”

“Eğri oturalım, doğru konuşalım!"

Yalanım varsa, Arap olayım...

Feza Tiryaki, 22 Eylül 2020
Kullanıcı küçük betizi
Feza Tiryaki
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1006
Kayıt: Sal Kas 09, 2010 14:12

Re: YALAN RÜZGÂRI (2)

İletigönderen Gönül Pınar Atacı » Pzr Eyl 27, 2020 0:59

Tebrikler sevgili Feza. Sağol varol. Tabii ki senin hiç bir YALANIN yok. Fakat erk,siyaset ve mülkiyet alanında YALANI hem de kuyruklu yalanı olan ve böylece ARAP OLAN hatta yurdu ve ulusu ARAPLAŞTIRMA stratejisi uygulayan YALANCILAR var ve pek çoklar. Bunların tümünü ve açık ve gizli amirlerini ve hamilerini cehennemin en dibine tıkacağımız günler mutlaka gelecektir hatta yakındır.
Kullanıcı küçük betizi
Gönül Pınar Atacı
Üye
Üye
 
İletiler: 1285
Kayıt: Sal Ara 01, 2015 9:02


Şu dizine dön: Feza TİRYAKİ

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x