Yalçın Küçük: Oyları artmaz

Güncel Meydan | Güncel Haberler Köşesi

Yalçın Küçük: Oyları artmaz

İletigönderen Türk-Kan » Sal Mar 18, 2008 23:09

Profesör Doktor Yalçın Küçük "kapatıldıktan sonra AKP'nin oyunun artacağını iddia edenleri ahmaklıkla itham ederken, AKP'nin de kapatma davasından kurtulamayacağını' savundu:

"Şu anda bütün basında pek çok çevrede kapatma isteklerinin ve kararlarının AKP'nin oyunu artıracağı demagojisi yapılıyor.

Bizim tarihimizde böyle bir durum yoktur. Bunun bilimsellikle, gerçeklerle hiç bir alakası yoktur.

1960 yılında Demokrat Parti kapatılmış, 1961 eki seçimlerde DP'nin devamı olan AP çok gerilerde kalmıştır. Bunun pek çok örnekleri vardır.

1980 yılında keza böyledir. Bu yoktur. AKP'nin oyunun artmasının başka nedeni vardır. Bu nedeni sembolik olarak çok yakın bir zamanda gördük.

Hilmi Özkök için onun selefi olan önceki Genelkurmay Başkanı irticaya karşı mücadele edemez. Onun için Genelkurmay Başkanı olmaması gerektiğini savundum dedi. O da bana irtica yakıştırması doğru değildir dedi.

Bunun anlamı şudur; bir Genelkurmay Başkanı vardı, AKP’ye yatkındı. Ayrıca, 3 kasım 2002 seçimlerinden sonra, ben çok açık olarak söyledim 35 yıldır yüksek bürokrasinin orda kastım yüksek komutanları en çok istedikleri takım hükümete gelmiştir.

Ve yine benim 1980 Eylül ayından önce çıkan bir kitabımda asker gelecek, Erbakan’ı hapse atacak ve büyük bir dinsellik getirecek Türkiye’ye dedim.

Dolayısıyla, şimdi AKP’nin oylarının artması AKP’nin 2002 yılında yüksek bürokrasinin, yüksek komutanların partisiydi. AKP iktidara geliyor diye Türkiye Yahudi Cemaati göbek attı.

İş çevreleri de öyleydi, Amerika da istiyordu. Yani gayet açık Ilımlı İslam dedikleri budur. Tel Aviv en büyük bunlar diyor. Bütün dünyada iş çevreleri de çalışıyor, fabrikalarda bir tek grev olmuyor.

AKP iktidara geldiği zaman ilk yaptığı iş 2002’de, daha önceki hükümet tarafında çıkartılmış iş güvenliğiyle ilgili yasayı değiştirip, iş güvenliği tahrip edici şekilde bir değişiklik yapmaktı.

Bunun ötesinde her taraf Nakşibendi, her taraf Fethullah Gülen'ci, her taraf Nurcu. Bütün Türkiye’yi aklıyla düşünen insanlar olarak çıkartıp tarikatlara bağlayacaksınız ondan sonra AKP’nin oyları artıyor diye buna gerekçe arayacaksınız.

Mazlum edebiyatı yapan insanlar bu kadar sinirlenmez, bu kadar küfretmezler, bu iş bize yarar diyorlar, ondan sonra da küfrediyorlar. Bir de Anayasa’yı değiştirmek projeleri içindedirler.

Mazlum edebiyatı üç dört tane yeni mültecinin onların akıllarına verdiği isimdir. Mazlum edebiyatı yapan insanlar o zaman bu kadar sinirli olmazlar, bu kadar korkmazlar. O söylediğim demagojinin bir parçası.

Şimdi açık olarak şunu söyleyelim. Öyle mazlum edebiyatı değil, diyelim ki Anayasa bu şekilde işledi, diyelim ki Anayasa Mahkemesi bu talebi reddetti, bu AKP’yi kurtarmaz.

Modern ülkelerde Başsavcılık, tarafından şerri bir devlet kurmak istiyorlar, yakında kan dökecekler, denilen bir partinin Anayasa Mahkemesi tarafından bu istek kabul edilmemesi halinde dahi ayakta kalması mümkün değildir.

Tayip Erdoğan’a 61 tane isnat var. 71 kişiye siyasi yasak getirdi. Dolayısıyla bu iş bu kadar kolay değildir. Bu iş bitmiştir. Birinci nokta budur, bu iş bitmiştir ve bundan kurtulamazlar.

Bir ülke Cumhuriyet Türkiye’si 17 klasörle başka bir rejim, Cumhuriyet rejimini bir İslam rejimine, bir şerri devlete geçirmek konusunda bu kadar ayrıntılı istekler varsa, odak olduğu söyleniyorsa, bu isteğin Anayasa Mahkemesi tarafından kabul edilmemesi halinde dahi durumları çok tartışmalıdır.

Birinci nokta budur. Bundan kurtulamaz. Öyle hepimizde bir mazlum edebiyatı, Mazlum edebiyatı işleyen bir edebiyat değildir, o üç dört tane yeni mültecinin, gazetecinin uydurduklarıdır. Bunun kanıtları yok ülkede.

Ve gayet açık olarak görüyoruz, şimdi yeni kitaplarımızda ada göstereceğiz 1980 Türkiye’de İslam’ın çok önemli ölçüde iktidara geldiği bir zamandır. Türkiye aydınının Türkiye solunun etkisiz hale getirmek için 12 Eylül olarak bunlar gelmiştir.

Dolayısıyla bunların oylarını yükseltmeleri haklarında kapatma davası açılmasıyla ilgili değil. Kapatma davası hukuki bir durumdur ve şu kadar oy aldık, bu kadar oy aldık iddialarının da hiçbir değeri yoktur.

Nitekim, Ergun Özbudun, RP ile ilgili kapatma kararı Anayasa Mahkemesi’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gittiğinde, o zaman Türk devletinin avukatıydı.

Orda çok açık olarak yüzde 1, yüzde 2 oy alan bir partinin din devleti peşinde koşması önemli değildir, önemli olan yüzde 20 oy alan bunu uygulayabilecek, gücü olan bir devletin şerri bir devlet kurmak istemesidir demiştir.

Tehlike budur. Şimdi, yüzde 40ın üzerinde oy almıştır. Dolayısıyla, bazı ahmakların, lütfen bu ahmak sözümün altını çizin.

Efendim, niye dava açılıyor, oyu artacak. Bir defa bu o kadar mantıksız bir iddia ki, neden mantıksız, şuradan mantıksız; bunların daha fazla oya ihtiyaçları yok ki, onların şerri devlet kurmak için daha fazla oya ihtiyaçları yok ki, kendi oyları yeteri kadar, kendi istedikleri yasayı çıkartmaya elverişlidir.

Böyle sıkışık oldukları zaman stepmeleri MHP de verdiği zaman Anayasa’yı değiştiriyorlar. Gayet açık, dolayısıyla, hadi oyları artacak diyelim, ne sakıncası var ki oylarının artmasının.

Anayasayı değiştirebilen bir blokun böyle bir Başsavcılığın talebiyle oylarını artırmasının ne sakıncası olabilir. Kimse, oylarının azalacağını düşünmüyor, artacaksa artar, zaten yeteri kadar oyları var.

Bundan önceki parlamentoda da tek başlarını Anayasa da değiştirebiliyorlardı işin başında. Dolayısıyla bunlar demagojidir. AKP neden mazlum olsun, ABD destekliyor, Tel Aviv destekliyor, bütün tarikatlar ellerinde.

Son televizyon programlarımda çok açık olarak, artık bir yol ayrımındayız ya İslam Devleti olacaktır ya da devrim olacaktır dedim. Şu anda başsavcılık İslam Devleti oluyor diyor, hukukun dilinde, oluyor demekle olmaktadır demek veya oldu demek arasında bir fark yoktur.

Dolayısıyla o tür iddiaları hiçbir açıdan hem bilimsel temeli yoktur. Ne oldu, 12 Mart’ta Süleyman Demirel iktidarda değil miydi? 12 Mart’ta Tağmaç ve Ordu muhtıra verip Süleyman Demirel’i indirmedi mi?

1973 seçimlerinde Demirel perişan olmadı mı? Demek ki bir iktidarın, hükümetin önünü askeri ve anayasal yoldan kestiğiniz zaman onun oyunun arttığına dair bir tek örnek yoktur.

Bu ahmak gazetecilerin ahmak bir talkım televizyoncuların lafıdır, bilerek yapıyorlar ve tekeliyet döneminde emperyalist aşamada yapıyorlar."



Resim
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Şu dizine dön: Haberler

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x