YALÇIN KÜÇÜK ve KAPİTALİZM
Aydınlık Gazetesi Avrupa baskısının 12 Kasım 2013 tarihli baskısında, Yalçın Kūçūk, ‘Iktisatçı ve Kapitalizm’ bașlıklı yazısında, « ‘Kapitalizm’ kavramının ise Marx’a ait olduğunu çoğumuz yanlışlıkla düşünüyoruz; halbuki, Sombart’ın icadıdır. » diye yazıyor.
Marx’ın mıdır Sombart’ın mı, bakarız; ama dūzenin adı ‘Būyūkbaș’tan tūremedir.
Latince ‘caput’tan, ‘baș’tan geliyor.
Daha doğrusu, bir tarım ișletmesinde yeralan hayvanların toplamı anlamında kullanılıyor.
Bizde, bir çobanın sūrūsū için de “on, elli, yūz baș” hayvandan oluștuğu söylenmez mi?
Değil bir ișletme, bir bölge ve hatta bir ūlkenin ‘hayvan bașı’nı dillendirmek için de kullanılabiliyor.
Sözgelimi Ankara ilimizde kaç baș ‘tiftik keçisi’ ya da ‘ökūz’ūmūz var diye sorulabildiği gibi, ūlkemizde ‘kaç baș kapitalist’imiz var diye de sorulabilir.
Kaldı ki, salt canlı hayvan sayısı değil ama, kara sapan, pulluk gibi ișletme araç-gereçleri de bu būtūnūn parçaları arasında sayılabilir.
Marx’ın kulakları çınlasın, o da ‘sabit’ ve ‘döner’ sermaye ve ya da ‘ölū’ ve ‘canlı’ emek ayırımı yapmamıșmı idi?
O arada, ūç ciltlik Kapital’inde de tam 2600 kez ‘kapitalizm’ adını anmaktadır.
Bu ‘būyūkbașlar dūzeni’, onsekizinci yūzyıldan itibaren hem ekonomik, hem sosyal ve hem de politik alana yerleșmektedir.
Ve būtūnsel ‘toplumasal’ bir dūzen olarak, dūnya geneline yaygınlașır.
Yalçın hoca, ‘Emperyalizm’ kavramını bulan Hobson’un (1902), kapitalizmin emperyalist așamasına gelmesiyle birlikte, halktan yana bir yönetimin ve demokrasinin olanaksız olduğunu göstermeye çalıștığını yazıyor.
Kapitalizm ‘mutlak devlet kontrolū’ gerektiriyor.
‘Devlet’in būyūkbașlarca ‘mutlak denetimi’ni gerektiriyor da denilebilir.
Hobson’dan Yalçın hoca’nın aktardığına göre; ”iktisatta, üstyapıda bir hata yok, bütün bozukluk... temeldedir”.
Burada, Hobson’un da Hoca’nın da bir ‘çelișki’ye dūștūkleri söylenebilir.
‘Mutlak denetimi’ elegeçirilmiș olan ‘būyūkbaș dūzeni’ ya da kapitalizm ve ya da ‘tekelci’ așamasına ulașmıș biçimiyle emperyalizm döneminde ‘Devlet’, ‘ūstyapı’da değil de ‘altyapıda’ mı yeralmaktadır?
İster istemez, Gramsci ve Althusser’in ‘sorunsal’ına gelip dayanılmaktadır.
Onların çabaları da ‘Devlet’i alt kata indirmeye çalıșmak değil midir?
‘İktisat’ı öldūren matematik ve ‘saçma sapan’ varsayımları değil, ama ‘ölū’ olan ‘iktisat’ın ta kendisidir.
Gūnūmūz iktisatçıları da, o arada, birer kara sapan ve ya da pulluk olmaktan ileri gidedemektedirler.
Matematiği ne denli ‘sofistik’ kullanıyor olurlarsa olsunlar, en çok gūçlū bir traktör olabilirler.
Ancak ne gūzel bir ‘tiftik keçisi’ ve ne de yavru bir Kangal olamayacaklardır.
Būyūkbaș, yani kapitalist olduklarında ise ‘kendi dūzenleri’nin ‘muhasebesi’ni yapmaktan bașka iș yapmaya zaman bulamayacaklardır.
Bolșoy balerini ile evlenen Lord Keynes’in iktisatta yaptığı ‘Devrim’, būyūkbaș dūzenini seksen yıldır sūrdūrmeye yetmiș olabilir.
Açlıktan ölen Trèves’li profesörūn hayali ise her gūn biraz daha yaklașmakta değil midir?
Șu ne idiğū belirsiz ‘iktisat’ kitaplarının toptan ‘kağıthane’ye gönderileceği gūnler de gelmeyecek midir?
Habip Hamza Erdem