Yapay Zekâyı “Çözen Tilki, Bağlayan Tilki”

Yapay Zekâyı “Çözen Tilki, Bağlayan Tilki”

İletigönderen Feza Tiryaki » Cum Mar 14, 2025 17:11

Yapay Zekâyı “Çözen Tilki, Bağlayan Tilki”

Yapay zekâ. İnsan eliyle insan zekâsını taklit eden bilgisayar teknolojisi. Çağa damgasını vuran buluş. Adının ilkini bile öz Türkçeden koymuşlar. “Yapay”. Tıpkı ülkemizi bölünmeye götürmeye, on beş yıl önce “Açılım” adını koydukları gibi. Arapça sözler kullanılırdı önceleri, Cumhuriyet değerleri yıkılırken, “kulak duymadık, dil söylemedik” sözlerdi bunlar:

“Velev ki” sözüyle sokuldu kamuya türban. “Türban velev ki siyasi simge olsun…”

Ordunun yapısını değiştirmek, “sehven” sözüyle başlatıldı. Hep bilmeyerek kondu suç delileri cep telefonlarına, hep sehven”. Toplum buna inandırıldı.

Bıkmadan yinelerim, açılan bir sayfa, devrimlerimizden birini daha hedefe alma, uzun süre sürdürülmez. Olgunlaşması için iş, sonra öylece ortada bırakılır. Aradan beş, on yıla yakın bir süre geçer. Haydi, yeniden, yeni baştan. İstedikleri olana kadar. Bu nedenle “Açılım” uzun bir aradan sonra ikinci kez açıldı geçen Ekim ayında. Bitirilmek üzere, son kez. Hem de on yıllardır kendine milliyetçi diyen, dedirten, kendini, partisini öyle tanıtan, sonra da bir “U” dönüşü yapıveren bir siyasetçi tarafından. Günümüzde son hız sürüyor “Açılım.” Atatürk Cumhuriyeti’ne son darbe. Engelsiz, atı alan Üsküdar’ı geçmek üzere. İşler, gümrükten mal kaçırır gibi gizli saklı da değil artık. Bağıra bağıra, geliyorum dedirte dedirte… Ortalık yerde. Eli kanlı örgütün başına sayın diyerek, dedirterek, adi katilin adını, “soysuz”(soy adsız) adını söyleterek herkese…

Önceki gün “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” kutlandı, üç yaşındaki bir çocuğun, Arapça kökenli “mükemmel” (kusursuz, eksiksiz, iyi) sözüyle sesli kutladığı bu gün, çocuğa yakışmayan, gülünç mü gülünç; “Kadın milleti değil misiniz? Hepiniz mükemmelsiniz, hepimiz mükemmeliz” sözleriyle milyonlara ulaştı sosyal iletişimde. Bu bildirimi havada kapan kapanaydı. Uzun uzun kadın sorunlarını, yüce Önderimizin bu konuda söylediklerini, Cumhuriyetle kazanılanları, Kurtuluş Savaşı’ndaki kadın kahramanlarımızı, günümüzdeki başarılı kadınları anmak yerine, böyle bir maskaralığın peşine takılındı, oldubitti…

Artık kimse bir şey okumuyor. Uzun yazıları yapay zekâya okutuyor, kısaca özetle, bu yazıyı diyorlarmış. Hesaplamalar yapay zekâya bırakılıyor, konu, kişi, kitap resimleri yapay zekâya çizdiriliyormuş. Çeviriler hep yapay zekâdan. Akıl almalar onlardan. İstediğin dilden kitabı anında kendi diline çevirtip okuyabiliyorsun. Bunu yanımda kaç kez denediler, gözlerimle tanık oldum.

Dün televizyonlar bangır bangır bağırıyordu “Bayraktar” diye. Elde kumanda, uçurulan oyuncakların adı silahmış, hem de yapay zekâyla yapılıyormuş, askerin silahları damadın şirketinden sorulur imiş ülkemizde, yeni sistemimizde. NTV adlı yayından: “Küresel SİHA ihracat pazarının öncü firması Baykar, dünyanın en büyük savunma şirketlerinden İtalyan Leonardo ile iş birliği anlaşması imzaladı. Anlaşma çerçevesinde iki firma, İtalya’da ortak SİHA üretimi gerçekleştirecek.” Başlık da böyle:

“Yapay zekâlı SİHA”lar geliyor.”

Ordumuzun silah fabrikası (Tank / Palet) daha yakınlarda Arap’a (Katar) satıldı. "Yapılan işlemin adı satış değil, işletme devridir" diye de en üst makamdan kamuoyuna bu garip mi garip durum açıklanmıştı.

Şu an geldiğimiz nokta: “İki firma İtalya’da ortak SİHA üretecek.” Türk ordusu da böylece güçlenecek.(!) Kurtuluş Savaşı öncesi Antalya‘yı işgal eden, Antalya’da gözü olan İtalya ile…12 adamızı Yunan’a bırakan İtalya ile…

Tıp bilimi bile yapay zekâya teslim. Evden bilgisayar aracılığıyla muayene olabiliyorsun. Doktora git, sana elini bile sürmüyor, ekrana bakarak konuşuluyor hastalarla. Yakında bu işler tümden yapay zekaya devredilecek.

14 Mart ülkemizin “Tıp Bayramı”. İstanbul’un işgalinde direnen tıp öğrencilerinin anısına (1919)… Değil bu günün kutlanması, bu gün, sorunları dağ gibi büyüyen doktorlarımız hak arayışı için grevde…

Önemli günlerimiz harcanıyor, kutlanmıyor. Mart’ın 6’sı Atatürk’ün Antalya’ya gelişinin (1930) yıldönümüydü. Nasıl mı kutlandı? Şaşırtmadılar yine. “Atatürk’ün Gençliğe Hitabı”nı değiştirmeye kalkışan, “Ey Türk Gençliği” seslenişini, “daha birleştirici olur diye, yani bölücülerin dilini kullanarak” “Ey Türkiye Gençliği” diye değiştiren, konserlerinde böyle okuyan şarkıcıyla 6 Mart kutlanmış. Koydukları sesli kayıtta; “Elfida”(Arapça, anlamı; gözden çıkarma, verme) diye onlarca kez bağırıyordu şarkıcı, kalabalıklar da yineliyordu “Elfida”… Bir mendilleri eksikti ellerinde. Kutlu bir gün neredeyse yas gününe dönüştürülüyor. Yapay zekânın bile bulamayacağı bir değersizleştirme kutlaması… Pop müziğinin sözüm ona hüzünlü aşk şarkılarıyla, “Ne alâka, kel alâka” örneği… Hiç mi saz çalan, türkü okuyan, kahramanlık marşları söyleyen, sevinen, sevindiren bir ozanımız yok…

Olmuşu olmamış saymak da bizim geçmeyen, iyileşmeyen hastalığımız…

Tıp bilimi bile yapay zekâya teslim. Evde bilgisayar aracılığıyla muayene olabiliyorsun. Doktora git, sana elini bile sürmüyor, ekrana bakarak konuşuluyor hastalarla. Yakında insana her işten el çektirilecek…

*

Herkes, bir Atatürk olacağına, kendine güveneceğine, Atatürk gibi düşüneceğine, önüne çıkarılandan yarar umuyor, Cumhuriyetin kurtuluşunu, ayakta kalmasını kişilere bağlıyor. Kimi de bırakmış kendini esen yele; “Böyle gam, böyle keder, böyle gelir, böyle gider.” diyerek gününü gün ediyor.

Çoğunluk, yapay zekânın, küresel çetenin elamanı olduğunu, tüm kötülükleri “çözen tilki, bağlayan tilki” olduğunu görmüyor.

Feza Tiryaki, 14 Mart 2025
Kullanıcı küçük betizi
Feza Tiryaki
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1003
Kayıt: Sal Kas 09, 2010 14:12

Şu dizine dön: Feza TİRYAKİ

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 5 konuk

x