Değerli Tuba,
YAŞ-BAŞ derken çıkar kararlarla TAŞa döndük....
KAŞ yapalım derken GÖZ çıkarttık.
Aşağıdaki analizin son cümlesine dikkat !...
*************************************
İsmail Küçükkaya
Tarihi şûranın şifreleri...
Yüksek Askeri Şûra , Türkiye tarihinin en kritik süreçlerinden birinde çok önemli kararlarla hatırlanacak. `Denge şûrasının` kodlarını çözmek, Türk Silahlı Kuvvetleri `nin komuta kademesinin kısa, orta ve uzun vadede nasıl şekillendiğini ortaya koymak gerekir.
Şûra , sivil-asker ilişkilerinin seyrini de etkileyecek, siyasal iklimin normalleşmesine katkıda bulunacak önemde işaretlerle dolu.
Günün en çarpıcı gelişmesiyle başlayalım. Evet, dün gazetemizin duyurduğu gibi `Yüksek Askeri Şûra `da irticai faaliyetler dahil olmak üzere disiplinsizlik nedeniyle ordudan ihraç kararı çıkmadı.`
3 KasıKasım 2002 `den beri ilk kez bir şûrada Başbakan ve Milli Savunma Bakanı tarafından `şerh konulmadan` yürürlüğe giren kararnameleri gördük.
Haberi, akşam geç saatlerde Genelkurmay Muhabirimiz Barkın Şık getirdi. Çeşitli kaynaklardan doğrulattık, İstanbul merkeze bilgi verdik, Yazı İşlerimiz haberi birinci sayfadan duyurdu. Gelişme, dünkü YAŞ kararnamesi ve açıklamasıyla resmiyet kazandı. Bu yılki YAŞ toplantısının en büyük sürprizi bu haberdir.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan son beş yıldır YAŞ toplantılarını başından sonuna kadar yerinde izliyordu. Erdoğan`dan önceki başbakanlar genellikle, sadece ilk gün sabahtan öğleye kadar toplantıya başkanlık yapıyorlardı. Erdoğan bu yıl tavrını değiştirdi, önceki başbakanların geleneksel yaklaşımını sergiledi. Küçük ama önemli bir detay.
Orgeneral İlker Başbuğ`un Genelkurmay Başkanlığı `na gelmesi, bir yandan `teamüllerin işlemesi`, diğer yandan `karargahta yeni ve özgün bir üslubun sergileneceğinin belli olmasıyla` önemlidir. Bu, `tamamı iyi yetişmiş komutanlardan oluşan TSK bünyesindeki üslup farklılığının yansıması` gibi görülmeli. İlker Başbuğ `un kişiliği ve liderlik etme tarzı, nüansı anlamamıza yardım eder. Onun kariyerindeki temel noktalar da belirleyicidir.
MGK tecrübesi ve İkinci Başkanlık dönemi...
İlker Başbuğ `un nasıl bir Genelkurmay Başkanı olacağını anlamak için öncelikle onun kariyerindeki iki önemli görevi hatırlamak zorundayız. MGK Genel Sekreterliği Başyardımcılığı görevi bu açıdan çok belirleyici olmuştur. Korgeneral olarak bu görevi yerine getirirken MGK `nın o dönemdeki farklı yapısı içinde müthiş aktif bir süreç işlemişti. Başbuğ `un kurmaylığı ve koordinatörlüğünde sivil ve askerlerin birlikte çalıştığı ve sürekli analizlerin yapıldığı bir dönemden bahsediyoruz. Türkiye `nin temel sorunlarına ve güvenliğini ilgilendiren tüm meselelere dair stratejilerin belirlendiği çalışmalar... Hatta MGK`dan çıkan kararların bürokratik kanallarda takibine ve uygulanmasına ilişkin etkin görevler... Başbuğ o gün için `bilgi ile yöneten, diplomasi ile sivil-asker dengesini gözeten` bir tanımlamaya sahip.
Genelkurmay Başkanlığı `na giden yolda ikinci kritik kavşak ise, Orgeneral Başbuğ`un İkinci Başkan olarak sahip olduğu karargah tecrübesidir. Bu görevdeyken idari çerçevedeki uygulamalarla karargahı yönetirken, karargahın ilişkilerinden sorumlu sıfatıyla da adeta diplomatlık yaptı. Nasıl bir Genelkurmay Başkanı derken işte buralardan damıtılan tecrübeler sinyal verecek.
Bir de ülkenin içinde bulunduğu konjonktür önem kazanıyor. Birinci öncelik, PKK `ya karşı mücadele. Burada, bölücü terörün beslenmesine uygun zemin olan Irak `taki istikrarsızlık önemli bir faktör. İkinci olarak İran `a yönelik giderek artan kuşatma ve askeri operasyon olasılığını kayda geçirelim. AB ile ilişkilerin KKTC boyutu her zamankinden daha önemli bir süreçte. Ajanda bu konularla dolu, kapatma davası sonrası ve Ergenekon duruşması öncesi flu ortamı da unutmayalım...
Denge Şûrası...
İşte tam böyle bir ortamda gerçekleşen Yüksek Askeri Şûra `da yapılan atamalar iyice analiz edilince çeşitli dengelerin hassas biçimde gözetildiği ortaya çıkıyor. Kararlar alınırken, `Giden komutan ile gelen komutan` arasında sağlıklı bir denge kurulmuş. Asker-sivil ilişkilerinin normalleşmesi bağlamında da aynı hassasiyet gösterilmiş. Asker ve sivil her alanda aşırı uçların tasfiye edilmesine uygun yapı taşları döşenmiş. Aslan Güner ve Kıvrıkoğlu paşalarla ilgili atamalarda Başbuğ `un kullandığı inisiyatif önemli.
Peki tüm bu şartları ve gelişmeleri göz önüne alınca İlker Başbuğ kendisine nasıl bir yol haritası çizecek?
Paşanın kişisel özelliklerine bakınca yanıt bulabiliyoruz. Özetle:
`Olası tüm olasılıkları kapsayan analizleri tercih eder. Akıl mukayesesi yapan insanları sever. Geri planda kalmayı ister. Karargahta tek ses ister. Çok başlı açıklamalar dönemi bitmiştir. Konuşma ve açıklamalarında keskin ifadeler kullanmaz ama vurgulamalara önem verir. Kesinlikle az konuşur. Savunmacı değil, proaktiftir. İlişkilerindeki mesafeyi çok iyi ayarlar.`
İlker Başbuğ ülkenin adeta iki ayrı kampa bölündüğü bir ortamda her iki kesimin kendisinden beklentisinin farkındadır. Bilgiye ve analize önem veren, felsefeyi hayatına yerleştiren, diplomat yönü ağır basan, ordu içinde çok sevilen ve sayılan bir komutan olarak ülkenin en hassas döneminde, `KENDİNE UYGUN VE KENDİNE ÖZGÜ BİR YOL BULACAKTIR.`
05.08.2008
Kaynak******************************************
ATATÜRKÜN YOLUNA NE OLDU ?....
*****************************************