Yaşar Okuyan haftayı değerlendirdi:
“Bindik bir alâmete, gidiyoruz kıyamete!“
Dün gece (1 Nisan 2011)Yaşar Okuyan Ulusal Kanal’da „Söz Meclisten İçeri“programında haftayı değerlendirdi. Haftanın önemli siyasi olayları üzerine konuştu.
Anlı şanlı Bağdat- Kuzey Irak gezisi
Başbakan bayağı geziyor. Geçen hafta anlı şanlı Bağdat- Kuzey Irak gezisi oldu. Yaşar Kaya diye aranan bir PKK’lı- kapatılan partinin genel başkanıydı Türkiye Cumhuriyeti’nin aradığı, yakalama kararı çıkardığı bir adam- Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nı havaalanında karşılıyor! Kucaklaşıyor, öpüyor!
(Burada gazete resimlerini gösterdi)
Beni o adam bir öpse ya soluğu Kâğıthane’de alamaz!
Yeniçağ çok güzel bir başlık atmış:
„Yılana Sarıldı“
Yılan Barzani değil mi? Başbakan ona;
“Postal yalayıcıları…Kıçı kırık aşiret liderleri !”demedi mi?
Bizim mi aklımızda yanlış kaldı?
Erbil'deki ihanet anıtı
Erbil’in girişinde bir meydan var: Oradaki anıt şöyle, dört elin birleşmesinden bir figür yapılmış. Hangi ülke Kürtleri diye. Biri Irak, biri İran, biri Suriye, biri de Türkiye Kürtlerinin eli diye yazılmış.
Hedefleri birleşik Kürt devleti! Kürt devleti kurdular zaten orada!
BOP projesine göre, 26 ilimiz, vilâyetimiz o projedeki şeyin sınırları içine giriyor! Artvin ve Rize bile! Özgür Kürdistan(?)ın içinde verilmiş!
Kaderimizde böyle bir işgal mi öngörüyor?
Bir de ondan sonra Tayyip Erdoğan’ın, geçen gün,“ Tarihimiz ve kaderimiz Irak’la ortak!“ diye bir açıklaması var.
Niye bizimle ortak? Ne ortak?
Kaderimizde böyle bir işgal mi öngörüyor?
„Tarihi bir adım attık! İnkâr politikalarına son verdik!“diyor.
Peki 4 yıl önce kabile reisleriyle görüşmem diyordun!
O zaman nerdeydin? Şimdi nerdesin?
Hangi gerekçe seni o noktaya getirdi?
Orada İbrahim Tatlıses’ten bahsediyor.
“Biz sizi seçimde destekliyoruz, diyor Barzani. Başarılı olacaksınız, diyor!
BDP sert cevap verdi.”Kürtlerle görüşmek için oraya gitmene gerek yok, “diyor. Kürtler Diyarbakır’da da var diyor, ya…
THY 14 Nisan’dan itibaren direkt Erbil’e uçmaya başlayacakmış.
Kim gidecek? Kim gelecek?
Yani gerçekten enteresan işler devam ediyor.
Şivan Perver diye bir adam var. Türkü falan söylüyor, PKK’nın liboş takımı mı ne olacak, Arınç’la bu öpüştü, bunu Öcalan falan tehdit ediyor…
Danıştay’ın „Andımız“ kararı
Selahattin Demirtaş ilköğretimde okuyan kızı için Diyarbakır İl Millî Eğitim Müdürlüğüne başvurmuş, kızının “Andımız’a katılmayacağını söylemiş falan. Bunun için Danıştay’da bir dava açılmıştı. Dün reddedildi. Red gerekçesi çok ilginç.(önemli) Herkes duysun:
(Yaşar Okuyan burada Danıştay kararını okudu.)
Kararda, “Ülkemizin geleceği olan yeni nesillerin Anayasamızda ve 1739 sayılı Yasada yer alan amaçlar doğrultusunda yetiştirilmelerine ve yeni nesillere Türk Devletinin ve milletinin bir ferdi olma onurunu duymaya ve hazzını yaşatmaya yönelik, Anayasamızda ve Yasalarımızda yer alan ifadelerden oluşan dava konusu öğrenci andında, Anayasa ve Yasa maddelerine aykırılık bulunmamaktadır” denildi.
Davacının, “Öğrenci andının bir ırkı esas aldığı, zorla okutulduğu” iddialarına yer verdiği anımsatılan kararda, şunlar kaydedildi:
“Türk kelimesi bir ırkın değil, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşayan dili, ırkı, rengi, cinsiyeti, siyasi düşüncesi, felsefi inancı, dini, mezhebi ne olursa olsun tüm vatandaşların bir araya gelerek oluşturdukları ve herkesi kapsayan ve kucaklayan milletin ortak adı olup, aksi yöndeki davacı iddialarına itibar edilmemiştir. Nitekim Anayasamızda bu hususun vurgulanması bakımından, Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesin herhangi bir ayırma tabi tutulmaksızın Türk olduğu belirtilmiştir. Açıklanan nedenlerle davanın reddine oy birliği ile karar verildi.”
İlginç bir şey daha:
Emniyet, herkesi dinliyor
Türkiye gündemine düştü. Trabzon Savcılığınca Hrant Dink davası yeniden başlatıldı.Soruşturmada Emniyet Başmüfettişinin ifadesine başvuruldu. Dehşet bir şey:
„Emniyet, herkesi dinliyor,Türkiye’deki istediği herkes için kayıt tutuyor, istediği kaydı silip değiştiriyor, „diyor.
40 bin misyoner İngilizce öğretmeni
Amerika’dan 40 bin İngilizce öğretmenini ayda ortalama iki bin dolar maaşla Türkiye’ye getirmeye hazırlanıyorlar!
Millî Eğitim Bakanlığı buna evet diyor!
Misyonerlikle mücadeleyi tehdit sayıyorsun, Türkiye’yi savunmak suç!
40 bin misyoner öğretmen!
Eskiden „Barış Gönüllüleri“ vardı.
CİA ajanı 40 bin misyoner öğretmen!
CİA ajanı 40 bin Amerikalı ve İngiliz’i İngilizce öğretmek için Türkiye’ye getireceksiniz!
Bindik bir alâmete, gidiyoruz kıyamete!
Millî Eğitim Bakanı Çubukçu bu „AND değiştirilecek!“ derse böyle olur!
PKK mayını- çatışma
Bir askerimiz ağır yaralı. Yaralı askerimiz var. Osmaniye yakınlarında çatışmada. 7 PKK’lı da etkisiz hale getirildi.
(Yaralı askerimizin daha sonra bu konuşmayı yazarken şehit olduğunu öğrendim. Askerimiz 21 yaşındaymış. DHA şöyle vermiş bu acı haberi:
Amanos Dağları eteğindeki Kaypaklı Köyü yol ayrımında, dün, devriye görevi yapan İlçe Jandarma Komutanlığı’na ait askeri aracın geçtiği yola önceden döşenen mayın, uzaktan kumanda ile patlatılması sonucu yaralanan askerlerden Zeynel Kapucu, kaldırıldığı Osmaniye Devlet Hastanesi’nde müdahaleye rağmen kurtarılamadı.
Teröristlerin mayın tuzağında yaralanan Jandarma Uzman Çavuş Abiter Çiçekçi ile jandarma erler Nihat Çağlar, Sunay İnanır, Yunus Uyuktaş ve Aykut Akpınar’ın tedavilerinin devam ettiği belirtildi.)
Çıplak ayaklı bir Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül Afrika’da gezideydi. Kendi vermiş fotoğrafı. Gizli falan çekilmemiş. Ayakları çıplak. Gazete manşet atmış:
“Gül’ün sahil keyfi”
Çıplak ayaklı bir Cumhurbaşkanı…Çok güzel…
İşte bu Şivan Perver’i Türkiye’ye davet etti. Bir soruya cevap olarak da tarihe not düşecek bir cevabı verdi. Ahmet şık’ın kitabı için:
“On bin bile satmayacak bir kitap yüz bin satacak.” dedi.
Dalga geçiyor, Cumhurbaşkanı dalga geçiyor.
Efendim, positif ayrımcılık
Geçtiğimiz hafta 1692 bin öğrenci sınava girdi. Sınavda ter döktü.
Kız öğrenciler toka bile takamıyorlar. Her şeyi yasaklamışlar.
Türban serbest!
İstanbul’da da Eyüp’te altı okulda tüm imtihana girenler kız öğrenci. İlâhi bir tesadüf!
İstanbul Millî Eğitim müdüründen sonra YÖK’ten açıklama geldi:
Efendim, positif ayrımcılık, ondan yaptık!
Seçim rüşveti :Ruhsatsız ve kaçak konutlara geçici belge
Şimdi Bakan seçime yakın bir dehşet karara daha imza atıyor:
İstanbul Büyükşehir Belediyesi bir buçuk milyonu aşkın ruhsatsız ve kaçak konutlara geçici belge vererek bunları yasal hale getirecek! Depreme dayanıklı hale getirsinler diyeymiş. İlâhi tesadüf!
Hizbullah’ın televizyonuna onay
Hizbullah’ın yayın organı Çağrı TV , başvurusuna RTÜK onay verdi. Hizbullah’ın televizyonuna. Habertürk, dedi.
Türköne karıkoca:
Bayan Türköne - karıkoca Türköne, devir teslim pozisyonundalar.
Hadi bana eyvallah diyor, birtek önerge vermeden… işi bitirdi…Adaylığını koymuyormuş, çocuğa bakacağım diyor.Bu sefer koca Türköne aday oluyor!
NATO’nun Libya’da ne işi var?
Libya’da bombalama devam ediyor. İç çekişme de devam ediyor. Bingazi’de(yönetime karşı duranların yeri) Tayyip Erdoğan’ı protesto etmişler. Bu önemli. Yani;
Ne Musa’ya, ne İsa’ya yaranamama gibi bir duruma geliyor.
Aydınlık yazıyor:
1 Mart’ta: NATO’nun Libya’da ne işi var? Bir ay sonra ise Obama arıyor…
“Obama emretti, tezkere hızla geçti!”
29 Mart’ta da, NATO içinde üç göreve “evet”
Ayın başında böyle…Ayın sonunda böyle…
Bu Libya’daki hadisenin Türkiye’ye yansımaları var:
Ahmet Türk: ”Bizim Libya ‘dan sesimiz daha kuvvetli olacaktır!”diyor.Bu nedir? Bu meydan okumadır!
“Bu bir Haçlı Seferi!”
Bu Birleşmiş Milletler oraya hangi gerekçeyle müdahale etti? Orada kargaşa var. Çatışma var…diye.
Beş üye çekimser, on üyenin kararıyla alınıyor bu müdahale kararı. Fransa hemen oraya dalıyor. Fransa İçişleri Bakanı:
“Bu bir Haçlı Seferi!” diyor. Adıın koyuyor. Muhalefet lideri:
“Hem Haçlı Seferi’dir, diyor, hem, “Bu iş kutsanmalıdır!” diyor. Putin:
“Bu, Haçlı Seferi’dir!” diyor.
Haçlı Seferi tescil ediliyor!
Yenişafak Gazetesi(23 Mart)”Evet Haçlı Seferi”
Müslüman vatandaşlara vatandaşlara bunları anlatmak lâzım!
Müslüman vatandaşlara, mütedeyyin vatandaşlara bunları anlatmak lâzım!
Başbakan hemen çark ediyor. Önce seyirci kalamayız, sonra Obama’yl a konuştuktan sonra ilâhi bir tesadüf eseri “U” dönüşü…
Dışişleri Bakanı, Yeni Şafak’ta başlık:
“Haçlı Dediniz! Biz Sorumluluk Almayız!”
Daha sonra: “İki göreve talibiz!”
Haçlı Seferi Görevine talipsin!
Haçlı Seferi karargâhı için İzmir kesinleşti. Cemil Çiçek:
“Bunu biz talep ettik!” diyor.
Ey Müslüman Türk Milleti!
Ey Müslüman Türk Milleti!
Haçlı Seferi diyen: Türkiye
Haçlı seferi merkezi :İzmir!
Yani, gelin, müslümanları katledenleri buradan takip edin demek bu!
Libya halkına silah doğrultmayacağız, diyor. “U” dönüşünden sonra :
„Hava harekâtında da keşif uçaklarımız görev alacak!“diyor.
Bizim keşif uçakları keşfedecek!
Gâvur uçakları müslümanları katledecek!
Amerika Büyükelçisi açıklıyor:
Türkiye Haçlı Seferlerini, Amerikan çıkarlarını koruyacaktır!diyor. Hangi çıkarını?
Müslümanları katletme çıkarını mı?
„Öldürülsün de bunlar olmasın!“diyor
Afganistan’da görev almış Amerikalı çavuş: „Üç sivili zevk için öldürdüm !“diyor.15 yaşında Afganlı bir çocuk, sokakta oyun oynuyor. Onu öldürüyor, zevk için. Bu garip çocuğu zevk için öldürüyor. Resme bakın. Gazete başlığına bakın:
„Amerikalı katiller öldürüyor!“Ölü yatan çocuğun başını kaldırıp yerden, şerefsizce poz veriyorlar.
Ne kadar üstün hizmet yaptıklarını belgeleyerek üstelik(!)
İrak’ta bir buçuk milyon insanı katlettiler! Müslümanı müslümana kıydırdılar!
„Öldürülsün de bunlar olmasın!“diyor Başbakan. Afganistan gibi olmasın, diyor.
Öldürülsün de...
„Cumhuriyet için Güçbirliği“
Seçimlere çok az bir zaman kaldı.
Ayın on biri itibariyle hem bağımsız adaylar, hem partiler listelerini seçim kurullarına verecekler...
Bağımsız bir blokla giriyoruz.
Salı saat on dörtte il seçim kuruluna resmî müracatımızı yapacağız.
Çarşamba günü Ankara’da, bir hafta önce İstanbul’da „Cumhuriyet için Güçbirliği“ oluşturuldu, toplantıları yapıldı.
Kararı 204 kişi imzaladı. Tarık Akan gibi sanatçılar, Levent Kırca gibi sanatçılar, Banu Avar, Nihat Genç, Müjdat Gezen... gibi yazarlar, çizerler, sanatçılar, öğretim üyeleri, edebiyatçılar...bu „Güçbirliğini“ desteklediklerini söylediler.
Atatürkçü Düşünce Derneği bunların başına geçti.
ADD’nin „Baraja takılmanın önlenmesi için bağımsız adayları destekleyelim!“ çağrısı var. 11 Nisan’da belli olacak, hangi ilden hangi adayın bağımsız müracaat edeceği...Atatürkçü Düşünce Sistemini paylaşanlar...
BDP, tam bağımlı adaylar, onları karıştırmayalım, onlar ayrı.
Bu bağımsız adaylar yeni bir seçenek için faydalıdır
Bu bildiride en az 40 seçim bölgesinde bu tarz desteğin olacağı, buralardan milletvekili çıkarılma ihtimalinden söz ediliyor.
Bir çok seçmen AKP’nin karşısında CHP ve MHP’yi tatmin edici görmüyor. Etkin muhalefet yapamıyorlar diyor. Ben oy vermem diyor.
Neden?
Daha etkin muhalefeti eksik gördükleri için... Böyle kararsız olan seçmen tabii buna verecek. Vermelidir de!
Bu bağımsız adaylar yeni bir seçenek için faydalıdır.
Yalova’da ben en azından böyle bir çalışmanın içindeyiz...
(Burada Tayfun İçli, „CHP her sandıkta görevli(gözlemci) bulunduracak. Bunlar cep telefonuyla hemen ilçe merkezine, orası genel merkeze gönderecek. Genel merkez YSK’nın yayıladığıyla bunu karşılaştıracak. Bunda hilenin cezası hapis cezası. Memursa memuriyeti gidecek.” diye ek bilgi verdi. Sonra Yaşar Okuyan bir gözlemini anlattı.)
Sandığı beklemenin önemi
Geçen seçimde ben eşim ve kızımla birlikte Ankara’da oy kullandık.Gittik bir okula oy kullanmaya. Tapu Kadastro Lisesi. Kırk kadar sandık vardı, o zaman gözlemledim ; bunların yarısında CHP ve MHP temsilcisi yoktu.
Benim endişem, muhalefet partilerinin bu konuda çok eksiklikleri var gibi geliyor bana…
İnşallah mahçup olurum. Sandıkta muhalefet temsilcisi yoksa itirazınız hikâye…
CHP örgütleri durumdan vazife çıkarıp bu işi çok iyi yapmalılar.
Güneydoğu Anadolu’da güvenliğin olmadığı yerde eşitlikten söz etmek zor. Orada terör örgütü baskısıyla seçmen sıkışmış durumda…
Bir oyla bile kaybedilebiliyor. Konya ilinde sekiz uydurma mahalle olduğu hakkında bilgilerim var. Sokak numaraları değiştirilmiş. Karman çorman!..
Yalova’da söz verdim. AKP’yi 2-0 sandığa gömeceğiz!
Yazıya ek: Andımız
“Türküm, doğruyum, çalışkanım, İlkem; Küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir. Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir.
Ey Büyük Atatürk; Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim. Varlığım Türk varlığına armağan olsun.
Ne mutlu Türküm diyene!”
Feza Tiryaki, 3 Nisan 2011