10 Haziran 2010
YEMEMEKTEYİZ!
İrfan Tuna
Programın cırtlak sesli sunucusu konuşmuyor, adeta haykırıyor:
-Evet sevgili izleyiciler, bu haftaki ev sahibimiz Emine Hanım. Emine Hanım, Üsküdar’daki kaçak katlı, ruhsatsız villalarında ağırlayacak bizleri… Eee Emine Hanım hangi yemekleri yapacaksınız konuklarınıza?
Emine Hanım, türbanını düzeltip yanıtlıyor.
-Gazze Gelin Çorbası, Açılım Pilavı, BOP Kebabı, İmam Bayıldı, Vezir Parmağı.
-İlginç bir liste Emine Hanım. İçlerinde adını ilk kez duyduğumuz şeyler var. Örneğin Ezo Gelin Çorbası’nı biliyoruz da, Gazze Gelin Çorbasını ilk kez duyduk. Açılım Pilavı ile, BOP Kebabını da ilk kez duyduk. Merakla bekliyoruz. Nasıl hazırlayacaksınız bakalım yemelerinizi?
-Evet, Gazze Gelin Çorbası yeni bir çorba. Çorba Akdeniz açıklarından alınan suyla yapılıyor. Tuzu doğal. Ayrıca tuz katmaya gerek kalmıyor yani. Karışımı da özel, sadece Sami Ofer Market’te satılan hazır bir karışımla yapılıyor. İçine biraz da gözyaşı katıldığında çok lezzetli oluyor…
Cırtlak sesli sunucu haykırmakla bağırmak arası bir ses tonuyla konuşuyor yine:
-Neyse biz sizi fazla meşgul etmeyelim. Nasıl olsa ne yapacağınızı birlikte göreceğiz. Alışverişe ne zaman çıkacaksınız?
-Hemen çıkacağım. Malum, Zaman’ı iyi kullanmak lazım.
Emine Hanım önde, kameramanlar arkada, sepetler, arabalar doldurulup alışveriş faslı bitiyor ve yeniden eve dönülüyor…
Cırtlak sesli sunucu soruyor:
-Kontrol ettiniz mi, unuttuğunuz bir şey yok değil mi Emine Hanım?
-Yok hayır, her şey tamam.
-İyi o zaman, yemeklerin hazırlanmasına geçeceksiniz değil mi?
-Evet
Emine hanım önce BOP Kebabı’nı hazırlamakla başlıyor işe. Bu kebabın tarifini konuklar arasında bulunan Hillary Hanım’dan almış.
Market’ten aldığı Irak ve Afgan etinin karışımından oluşan özel kıymayı, BOP kapsamında sınırları ve rejimleri değiştirilmesi amaçlanan 24 ülke insanlarının kanıyla yoğuruyor.
Cırtlak sunucu haykırıyor yine:
-Ne yapıyorsunuz Emine Hanım, biraz fazla cıvık olmadı mı kebabınız.
-Hayır, daha içine Galataport unu, pardon galeta unu katacağım…
Bir yandan da Açılım Pilavı’nı hazırlıyor Emine Hanım. Bu Pilav’da da su olarak Fırat ve Dicle nehrinden gelen özel suyu kullanıyor.
-Bu pilavın önemi suyunda. Lezzeti oradan geliyor. Buna da bir miktar gözyaşı katmak gerek. Gözyaşı katmadan olmuyor. Geçenlerde Barzani dostumuz yemeğe bizdeydi, O’na da yapmıştım, O’da bu pilavı çok beğendi. Diyor.
İmam Bayıldı ve Vezir Parmağı’nı da hazırladıktan sonra son olarak çorbasını pişirmeye geliyor sıra.
Gazze Gelin Çorbası’nı hazırlamak için marketten aldığı Akdeniz suyunu tencereye boşaltıyor Emine Hanım. Suyun içine 3-5 damla gözyaşı damlattıktan sonra, Sami Ofer Market’ten aldığı özel karşımı ilave ediyor ve kaynayana kadar karıştırıyor.
***
Sonunda tüm yemekler hazır.
Sofra düzenleniyor, her biri dünyaca ünlü markalardan özenle seçilmiş giysiler giyiliyor, özel ipek türban ile saçlar örtülüyor ve konukların gelmesi bekleniyor...
Derken zil çalıyor. İlk gelen Hillary Hanım. Her zamanki gibi güzel ve bakımlı. Yalnız elinden biraz mazlum kanı damlıyor.
Hillary Hanım’ın ardından gelen Buş Bey petrol ve silah işi yapıyormuş, hali vakti yerinde bir adam. Bir ara kendi köylerinde muhtarlık falan da yapmış… Sonra gelen konuk Robert Gates Bey de silah işinden iyi anlarmış. O’nun da hali vakti yerinde. Son gelen konuk Hüseyin Bey’in asıl adı Barak Obama’ymış. Hıristiyan olduğu halde Hüseyin adı kendisine İslami bir renk kattığı için duruma göre Hüseyin adını öne çıkarıyormuş.
***
Hoş beşten sonra yemek masasına geçiliyor.
Yemeğin açılış duasını okuyor Emine Hanım. Bu duanın eşi Recep Bey’e ait bir dua olduğunu belirttikten sonra başlıyor okumaya:
-Allahım, sen Irak’taki kahraman Amerikan askerlerinin evlerine sağ salim dönmelerini nasip eyle, onları her daim muzaffer eyle, Silivri’deki Amerikan karşıtı sivil ve askerlerin oradaki ikametlerini daim eyle…
-Masadan yüksek tonda hep bir ağızdan ’’Âmin’’ sesi yükseliyor…
Sonra yemekler yeniyor, yorumlar yapılıyor. Kimi yemeğin kanını az buluyor, kimi gözyaşını…
Puanlar veriliyor ve program bitiyor.
Ne bu program, ne verilen puanlar ne de ev sahibinin kaçıncı olduğu hiç önemli değil elbette.
Önemli olan bu numarayı kimler yemektedir, kimler yememektedir. İşte bütün mesele burada…