Yeni Anayasa: Ölünün Tarifi / Nadim MACİT

Din-İzlem (Teo-Strateji) Uzmanı

Yeni Anayasa: Ölünün Tarifi / Nadim MACİT

İletigönderen Başkomutan » Sal Kas 01, 2011 23:22


Yeni Anayasa: Ölünün Tarifi

Bize 'ölmüş bir insanı tarif et' deseler, nasıl tarif ederiz? Eminim ki söze şöyle başlarız: Hayatî işaretlerini kaybetmiş, sessiz ve solgun bir beden. İletişim fonksiyonlarını, sıcaklığını kaybetmiş soğuk bir vücut. Eğer geçmişini bilmiyorsak neye inandığını, nasıl yaşadığını, hangi tarihî ve sosyal ilişkiler ağına sahip olduğunu da bilemeyiz.

Aklın ve tecrübenin gereği olan bu tanım ve hükümleri tarif edilen ve yapılacağı söylenen Yeni Anayasa için uygulayalım. Yapılan yaygın tanım ve telkinlere göre Yeni Anayasa renksiz, sessiz, dinsiz ve geleneksiz olacaktır. Maskeler çizen sözlerle bize telkin edilen bu. Eğer söylenen sözün ne anlama geldiğini, sözü söyleyenin neyi söylemek istediğini neyi söylemek istemediğini idrak ediyorsak 'Yeni Anayasa'nın adı yok' diyebiliriz. Demek ki Yeni Anayasa, kimliksiz, milletsiz, tarihsiz, dolayısıyla şuursuz ve akılsız bir metin olacaktır.

Nasıl ki şuursuz bir hayat zamanı mezarlığa çevirir. Aynı şekilde kimliksiz, milletsiz, tarihsiz, dolayısıyla şuursuz ve akılsız bir metin 'Evrak-ı Metrûke / Mevta' hükmündedir. Böyle bir Anayasa talebi, önemli bir tarihi tecrübenin ve kültürel aklın temsilcisi olan Türk Milleti'ni aşağılamaktır. Çünkü yapılacak Anayasa'ya yönelik tanımlar; esaret altına alınmış bir milletin bağımlılığını derinleştirerek aklına ve ruhuna hakim olma iradesini ifade etmektedir.
Sözün ne anlama geldiğini anlayan her insanı deli eder bu zırvalar. Yine sözden anlayan bir insanın ölümü için başka bir derde gerek yok, bu cehalet yeter.

Ne demek Yeni Anayasa?

Yeni kelimesi, hiçbir siyasî geleneği olmayan bir toplumun yeni devlet kurması durumunda sarf edilebilir. Çünkü siyasî gelenekte yaşanan kopuşların ardından yapılan Anayasalar bile yeni değildir. 1924 Anayasası Osmanlı modernleşmesi sürecinde yapılan Anayasalardan önemli unsurlar ihtiva eder. İhtilallerin ardından yapılan Anayasalar önceki tecrübeyi önemli ölçüde aktarır. Mevcut anayasa önemli ölçüde değiştirilmiştir. Değiştirilmesi gereken maddeler varsa bunun adı; yeni değil, yenilenmedir. Yenilenme ise (tecdit) bir geleneğe dayanır. Yani gelenek asıl, tecdit amaçtır. Eğer Anayasa yapılırsa göreceksiniz önemli bir kısmı daha önceki gelenekten aktarılacaktır. Öyleyse kelimelerle çizilen bu maskenin arkasında başka bir şey var. Yeni Anayasa olarak tarif edilen bu durum, köklü bir sistem değişimini sağlamanın özel kodlarını hayata geçirmek anlamına gelmektedir. Bu nedenle şimdilik Anayasa'nın bulanık ve renksiz olması gerekmektedir.

Renksiz Anayasa: İdeolojilerden arınmış, milletsiz ve kimliksiz bir Anayasa vurgusu 'renksiz' kelimesiyle ifade edilmektedir. Bırakın Anayasayı, söylenen bir söz bile renksiz değildir. Renksiz kelimesi, ölmüş bir insan için bile kullanılmaz. Ya rengini kaybetmiş eşyalar ya da kimliğini kaybetmiş insanlar için kullanılır. Anayasa ne eşyadır, ne de bir bireydir. Renksiz; bakan göz açısından görülmeyen, idrak etmek isteyen insana hiçbir işaret vermeyen söz yığını ya da meyyit-i müteharrike için kullanılan bir kelimedir.

Anayasa, devletin üst yönetimini, siyasî sistemini, bireyin hak ve hürriyetlerini düzenleyen kurallar bütünüdür. Bu kurallar, bir milletin tarihî ve siyasî tecrübesinin, kültürünün, inançlarının, hayat biçiminin, maslahatının ve ve varoluş iradesinin yansımasından oluşur. Birarada yaşamanın içtimaî, siyasî ve hukukî zeminini oluşturan kurallar renksiz ise 'içi boşaltılmış bir siyasi algı' üzerinden bazı hesapların devrede olduğunu gösterir. Her anayasa metni, siyasî metindir ve bir rengi vardır. Tarihî tecrübesini ve kültürel kimliğini, tarihte varolma iradesini korumak ve geliştirmek isteyen Türk Milleti'nin Anayasası renksiz olamaz. Bu millet, bazıları gibi çam kovuğundan çıkmadı.

Sessiz Anayasa:
Eğer bir söz / metin size bir şey söylemiyorsa ölüdür. Çünkü söz bir mana için vazedilir. Söz bir anlam ifade etmiyorsa harftir. Yoksa, siz harf ve çizgilerden ibaret maskeler mi yapacaksınız. Böyle bir tutum saçma olduğuna göre burada kurulu başka bir tuzak var. İlkeler, semboller ve kurucu aklın temsilcileri üzerinde 'ikame tekniğine' kapı açılmak istenmektedir.

Atatürk'ün yüceltildiğini eleştirenler 'kutsal unsurlarla biçimlenmiş efendiler, hatta peygamber arketipleri üreterek' bunun yerine ikame etmek istiyorlar. (Bakınız. A. Beki, Erdoğan'ın Harfleri), Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin milli sembolleri ve esasları yerine 'sessizlik adı altında' yeni semboller ve ilkeler ikame etmek istiyorlar. Bir şeyin iyi ya da kötü olduğunu belirleyen o şeyin tabiatı ve içeriği değil, aidiyetidir. Siyasi iktidarın ve taraftarlarının himayesinde olan her şey kutsal ve anlamlıdır. Kendi himayesinde olmayan, talep edilen her şey ele geçirilene kadar kötüdür. Ele geçirildikten sonra iyidir. YÖK ve HSYK gibi.

Geleneksiz Anayasa: Sınırları belirlenmeyen bir yenilik algısına kapılarak gelenek düşmanlığı yapmak sadece siyasî sapmanın değil, aynı zamanda bilginin oluşum süreçlerini ve kullanımını inkâr eden bir anlayışın ürünü olabilir. Bilimsel bilgi bile geleneğe dayanır. Yani geleneksiz bilim olmaz. Bir milletin yaşantı formları, varoluş iradesi ve gelecek tasavvuru geleneğe dayanır. Eğer geleneksiz Anayasa; bir milletin tarihinden, kültüründen, imânından, hukukundan ve ahlakından kopuşu ifade ediyorsa böyle bir Anayasa Türk Milleti'nin anayasası olamaz. Renksizlik, sessizlik ve geleneksizlik etiketleri altında devreye sokulan ikame tekniğini eninde sonunda bu millet anlayacaktır.

Nadim MACİT
01 Kasım 2011 / Ortadoğu Gzt.
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Şu dizine dön: Nadim MACİT

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x