Yeni Darbenin Mimarı Kim?
“Savaş, sömürgeci sermayenin önündeki engellerin kaldırılmasıdır” desem, şu yaşadığımız kanlı darbe girişimi de sömürgeci sermayenin tıkandığı ulusal direnç noktalarını kırmak içindi, desem, özetlemiş olur uyum?
Sömürge anayasası istiyordu ABD, adına Yeni Anayasayı diyorlardı. Demek ki önü tıkandı. Onu isteyen kim ise Yeni Darbeyi isteyen de odur.
Tayyip Bey ne zaman Yeni Anayasayı geçiremez noktaya geldiyse o zaman bir darbeyle bu engelin ortadan kaldırılması onlara göre öncelikli olmuştur. Onca yıl taktik olarak besledikleri Ilımlı İslam cemaatini göreve çağırmanın vaktiydi.
Yeni Anayasanın önündeki en büyük engel aslında TBMM içindeki muhalefet ile dışındaki ulusal direnç noktalarıydı. O nedenle TBMM bombalandı ve tüm ulusal direnç noktaları hedef oldu.
ABD yöneticileri kendi ikiz kulelerini vurduklarında 3.Bin yılın Haçlı seferine çıktıklarını kendileri söyledi. Büyük savaş acımasız sürüyor. Kullanıp atmayı iyi bilirler.
Yabancı sermaye eğitilmiş iş gücü olarak da gelecek, bizimkiler onların yanında en fazla “kaynakçı” olabileceklerken, yıllardan beri kaynakçı sertifikası dağıtıyordu bu mühendis odaları. Bakın, Tayyip Bey ne kadar dışarıdan dayatılan yasa ve kararname çıkartıyor idiyse, bu mühendis odaları da o kadar sessiz kalıyordu, sıra işsiz kalmalarına geldiğinde seslerini çıkarttılar. Dışarıdan beslenen inanç tacirleri bu darbenin ön cephesinde görünüyor, fakat yıllardan beri bu darbeye su taşımayan yok.
Şimdi OHAL başladı, TBMM yok hükmünde, kanun hükmünde kararnamelerle yönetileceğiz. Gerçi çoktandır böyleydi, örneğin eğitimde her gün bir değişimi bu sayede önümüze getiriyorlardı. OHAL eğer can güvenliğimi sağlamaktan ibaret olacaksa, sorun değil, fakat MEB ve TÜBİTAK’la beraber ders kitaplarına kadar giren Atatürk ve Hz.Muhammed düşmanlığı, pornolar, milli ve manevi değerleri aşağılamalar devam edecekse, ilkokul 4 yıllık anaokuluna inecekse, Eğitim Fakülteleri kapatılıp sertifikalı sözleşmeli öğretmenlik gelecekse, kazanan biz olmayız.
Hani Çiçeron’un ünlü sözü vardır ya, “Bu işten kim kazandı, ben ona bakarım.” Ben de eğer bu önlenmiş darbeden sonra TBMM engeline takılmadan ABD nin Yeni Anayasada istediği, eğitimin sektöre devredilmesi dahil, Tansu Çiller’in WB’a söz verdiği her şey kararnamelerle yerine getirilecekse, ne değişecek?
Darbeyi atlattık ama ben yine aynı şeyleri yazıyorum; demek ki sonuçlarından endişeliyim. Eğer 2005’den beri okutulan ders kitapları kaldırılmayacaksa, bunlarla eğitime devam edilecekse, bu ders kitaplarıyla Atatürk ve Millet düşmanlığı virüsleri beyinlerine ekilmiş yüzlercesi yine Askeri Okullara, Hukuk Fakültelerine, Maliye Okullarına vb giderse biz niye direndik bugün?
TSK’yı besleyen insan kaynağı ilkokuldan başlar. Böyle kalacaksa, bir masal yaşamış gibi, altı ay bir güz gideriz, bir de arkamıza bakarız ki bir arpa boyu yol gitmişiz.
20 yıl önceye gittim. O zamanlar Kızılay’da Maltepe Dersanesine giden öğrenciler Fetocu olarak mimlenirdi. Bu dersane zeki öğrencilere ücretsizdi. Çalıştığım ortaokulda son sınıf velilerimizden kapalı bir ailenin oğluna evde özel ders aldırdığını öğrenince muavin hanım ona Maltepe dersanesini önermiş, veli de, “Biz askeri liseye göndereceğiz, Maltepe dersanesine giderse mimlenir” diye cevap vermişti. Hatırlayın, bizi “dersaneci” eğitim modeline geçiren de1980 Amerikan Darbesiydi.
Uşşak Divan geçiyor içimden:
“Hani ya o sadık deyu methettiğin ol nev civan
Dün gece ol dilberi bir badeye oynattılar
Hasretinden dertliyi toplar gibi patlattılar...”
Laik Cumhuriyete kin kusarken “Bitsin bu hasretlik” diyorlardı, karşılıklı lanetleşmeler başladı, “ateş düşsün başlarına” dedi, ateş yağdı başımıza, cezasını milletçe çekiyoruz. “Verin idam edelim” diyor, ayrı mezarlık açmaktan söz ediyorlar. Eyvah... Yeni kin tohumları, yeni dinsel çatışmalar, iç savaş getirir, birbirini dinsiz ilan edip boğazlamalar getirir, böyle dil olmaz!
Bakın, bu darbeyi savuşturduk değil mi? Ama sonuçlarını eğer Amerika toplayacaksa biz değil Amerika kazanmış olur.
Hızla Cumhuriyet Anayasasına dönelim, Yeni Anayasa tuzağından çıkalım, kamucu sosyal laik devlet şemsiyesi altında toplanalım, gençlerimize garantili iş sağlayalım, dışarıdan öğretmen memur doktor mühendis getirme kararını geri çekelim, kaldırılan Milli Eğitimin Amaçları’nı geri koyalım, bakanlıklardan yabancı danışmanları kovalım. Kendimize dönelim.
Korkuyorum, tüm devlet üniversiteleri piyasaya eklenecek, sınav piyasası kurulacak, fakültelere yıkım gelecek... Hiçbir öğretim üyesinin artık iş güvenliği yok. Fetocuları tasfiye bahanesiyle tüm kamucu eğitim sistemi tasfiye edilecek.
Eğer Cumhuriyetimizin kuruluş felsefesine dönülmezse gün gelir Tayyip Bey kendi can güvenliğini koruyacak kimse bulamaz, milletle beraber kendi de yok olur, hepimize yazık olur.
Çok darbe yemiş birisi olarak darbelere karşıyım. Sol gösterip sağ vurduklarını da bilirim. 1980 darbesinin devamıydı bu, şimdilik savuşturduk. Eğer ders çıkartıp önlem almazsak hep beraber kaybederiz.
Darbenin arkasında kim var diyorduk. ABD ile yapılan anlaşmalar ortada duruyorken, danışmanları her bakanlıkta oturuyorken, NATO Gladyosuna kendimizi teslim etmişken, biz daha çok darbe görürüz.
Sayın Meclis Başkanı İsmail Kahraman’a bir önerim var:
İstiklal Marşını çok güzel okudunuz, şimdi Mecliste hep bir ağızdan Gençliğe Hitabe’yi okutunuz. Hatta her oturumu açarken bununla açınız. Umarım sesiniz titremeden okursunuz.
İlkokul çocukları andımızı okuyordu rahatsız oluyordunuz, geri koyar mısınız?
21.7 2016
Mahiye Morgül