YENİ DÜNYA DÜZENİNDE SONUN BAȘLANGICI
2000’li yıllar, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra ‘Yeni Dünya Düzeni’ olarak sunulan bir dönem oldu.
‘Neo-liberal’ bir ‘ekonomik model’ içinde Devlet, sosyal yașamdan çekilecek ama ‘ekonomi’ ya da ‘serbest ticaret’in sağlanmasında askerî ve polisiye güçlerini artıracaktı.
Yani ‘Devlet’ yıkılmıyor, tersine güçleniyordu. Ancak, olduğu kadarıyla ‘ulus’ parçalanıyor, ‘halklar’ kimlik bunalımına sürükleniyordu.
Ve Devlet, sözde ‘ekonomi’nin yani ‘uluslarüstü sermayenin’ ve üretimden kopuk ‘finans kapital’in emir ve komutasına giriyordu.
Küçük dilinizi yutmayacaksanız, söyleyeyim ; dünya genelinde ‘üretim kararları’nı alan insan sayısı birkaç yüzü bile geçmemektedir.
Olur mu diyenleriniz varsa, onlar bildikleriyle bașbașa kalabilirler.
1986 yılı ile 2008 yılı arasında, ‘Finans kapital’in ‘devet denetimi’ dıșında ișlem gören miktarı tam yüz misli artmıș bulunmakta.
2011 yılında ise, 615 000 milyar, ya da Türkçesi ile 615 katriliyon Euro ya da 1 845 katriliyon Tl ; yani 1 Frilyon 845 Triliyon Tl olmuș.
Dünya Gayrisafi Hasılasının tam on katı kadar bir para, Traders’lar arasında fır dönmekte imiș.
Devlet’lerin, ABD’si, İngiltere’si, Fransa’sı dahil hiçbirinin bunları ‘denetim altına almak’ gibi bir güçleri yok.
Tersine ‘Devlet adamları’ bu Friliyon sahibi ‘Fırlama’ların denetiminde.
Bremer Landesbank’ın șef ekonomistlerinden Folker Hellmeyer, ABD hegemonyasının da bu ‘kağıttan kaplan’a dayandığını ; ancak uzun dönemde, Moskova-Pekin hattına yenik düșeceğini ileri sürmekte.
Çünkü, diyor Hellmeyer, ABD ve AB, Putin Rusya’sına ‘yaptırım’ uygulamaya kalktığında, Moskova da Alman Simens ve Fransız Alstom firmalarını ‘büyük projeler’den el çektirmeyi becermiștir.
Folker Hellmeyer’e göre, Finans Kapital, Tony Blair gibi İngiliz bașbakan eskisini Ukrayna’ya ‘bașdanıșman’, Natalie Jaresko’yu Maliye Bakanı olarak atayarak ‘Devlet’leri de yönetmeye devam edemeyecek ama.
O Natalie Jaresko ki, Maliye Bakanı olarak yemin etmeden bir gün önce ABD vatandașlığından ayrılıp Ukrayna uyruğuna geçmișmiș.
Ne var ki, artık ‘buraya kadar’ !
Artık Kemal Derviș’ler, Mehmet Șimșek’ler döneminin de sonuna geliniyor.
Kaldı ki, bizde bu, 12 Mart’lardaki Karaosmanoğlu’muzla bașlamıștı.
Gerçi ‘o dönem’, bugünküne pek benzemiyordu, ama anımsamakta yarar var.
Demek ki, Finans Kapital de ‘gücünün sınırı’na gelip dayanmıș bulunmakta.
François Mitterand’ın Dıș İșleri Bakanı, durup dururken kendi döneminin Bașbakanı, șimdiki Dișișleri Bakanı Laurent Fabius’u eleștirmiyor herhalde.
Almanya’sı da öyledir bugün, Yunanistan’ı da..
Eveeet; Ronald Reagan’ların ‘neo-liberalizm’i ve Georges Bush’ların ‘Yeni Dünya Düzeni’nin sonu görünmüștür.
Finans Kapital’in gözetim ve denetiminde ‘demokratikleșme’; ‘açılım’ ya da ‘kapanım’ türü ıvır da zıvır tezlerin de sonudur.
Herkes șapkasını önüne koymak zorundadır.
Türkiye’de koalisyon ya da herhangi bir konuda ulusal çıkarlara yönelik bir karar almak için, ‘Düvel-i muazzama’ ya da ‘uluslararası güç’ler ne der safsatasını bir yana koyabiliriz.
Kușkusuz doğrudan ‘onların adamı’ değilsek!
Türkiye’de ‘emperyalizmin piyonu’ olup olmamanın sınanması için de ‘olağanüstü bir olanak’ doğmuș bulunmaktadır.
Gözüm Kemal Karabulut’a takılıyor nedense.
İnșaallah değildir.
Eylesin bakalım miș miymiș değil miymiș?
Habip Hamza Erdem