Yeni tutukevi inşaatlarına başlayın
Neden olduğunu anlatacağım... Ama önce küçük bir hikaye. Dedem 84 yaşında vefat ettiğinde, tam 11 yıl bu ülkenin dört cephesinde savaşmış, Allahtan başka hiç kimseden korkmayan bir İstiklal Savaşı gazisiydi.
İstiklal Savaşı gazilerine verilen o altın madalyayı reddetmişti.
Geri zekâlı bir bürokrat onu bekletti diye kızmış, Ben bu madalya için savaşmadım... Aylığınız da, altınınız da sizin olsun deyivermişti.
Son günlerde adına (utanmadan) Ergenekon Operasyonu verilerek yürütülen soruşturmaya ve yazılıp çizilenlere bakıyorum.
Gözaltına alınan ve tutuklanan insanlardan bir kısmını şahsen tanıdım.
Şayet atfedilen suçlardan bir teki bile ispatlanırsa, elbette hak ettikleri cezayı, yasalarda öngörüldüğü gibi çekmeliler.
Ama, resme bir parça geri çekilerek bakmayı bilen hemen herkes olan bitenin sadece bu anlama gelmediğini anlayacak kadar zekâya sahiptir.
Konjonktüre baktığınızda bu psikolojik bir harekattır.
Ve, nafiledir.
Neden mi?
Şundan...
Bu ülkede artık ok yaydan çıkmıştır.
Adım adım nereye sürüklendiğimizi görmemek için kör olmak gerekir.
İstanbulda, İzmirde, Manisada, Mersinde, Kayseride, Erzurumda, Sivasta, Bingölde, Vanda, Edirnede bu operasyon kapsamında alınan insanların bugüne kadar çeşitli platformlarda dile getirdiği iddia ve endişeleri paylaşan kaç kişi var, bir fikriniz var mı?
Bu cemaat bir kolektifi paylaşıyor.
Ne basılacak dernekleri, ne gizli toplantıları, ne silahları, ne bombaları var...
Ama olan biteni okuyacak zekâları, tarihsel bir şuurları, koruyacakları onurları, savunacakları sokakları var...
Ne Veli Küçükten emir alırlar, ne Kemal Kerinçsizden...
Bu operasyona Ergenekon adını veren ileri zekâlıların görmediği bu zihniyeti birleştiren tutkalın ne olduğudur.
Dedemin örneğini neden verdim biliyor musunuz?
O ne Osmanlı paşalarına, ne de bürokratlara baktı...
Yüreğinin sesini dinledi. Aldı eline silahı Çanakkaleye, Trablusgarpa, Suriyeye koştu.
Babam ise bu ülkenin sokakları bir kez daha kan gölüne döndüğünde evinde oturup hep askeri bekledi.
Geldiler ve kendilerince çözdüler... Her seferinde daha da berbat ettiler.
Şimdi, ben askere falan bakmıyorum.
Bakılacak durum yok.
Etrafıma bakıyorum.
Ve diyorum ki siz iyisi mi bir an önce tutukevi inşaatına başlayın.
Dışarıdakiler içerdekilerden kalabalık.
Bakalım hangi ile kaç kişilik yapmanız gerekecek?
Bu arada, bu süreçte, bu yazdıklarımdan ötürü beni de gözaltına alıp hapse atmazsanız çok üzüleceğim.
Neden mi?
Tarihi günlerden geçiyoruz.
Müslümanları katleden bu küresel şebekenin yerel işbirlikçilerine övgüler düzmüyorum da vaziyeti anlatıyorum.
Anlatmaya devam edeceğim.
Sevgili savcılardan ricam telefonunuzun çalmasını beklemeyin.