Geçen ki yazımızda Kızılderililerin maruz kaldıkları soykırımdan bahsetmiştik. Avrupa ve Amerika’nın “sözde” Ermeni soykırımını tanıyın diye bastırmalarının nedenlerinden biri de budur aslında. Tarihlerinde soykırımsız dönem geçirmeyen ABD, İngiltere, Çin, Rusya, Fransa, Almanya, İtalya gibi büyük! devletler bu insanlık dışı vahşet senaryosunda Türklerin isminin geçmemesinden rahatsızlık duymaktadırlar.

Buradan, bu saydığımız devletlerin tarihte ve günümüzde yaptıkları soykırımı anlatmaya kalksak bırakın köşeyi,Güncel Meydan'ın haftalarca baştan sona bu konuya yer ayırması gerekir.

İşte bu yüzdendir ki ismini saydığımız devletlerin tarihteki utanç tablolarını, araştırarak öğrenmeniz ve çocuklarınıza da bunları anlatmanız tarihi bir borçtur. Gençlerimizi de araştırmaya teşvik ederek, Türk Milleti’nin kudretini daha iyi anlamalarına ancak böyle vesile olabilirsiniz.

Aksi takdirde, nasıl ki Kızılderililer şimdilerde Amerika için müzelik bir eşya muamelesi görüyorsa, gelen turistleri Kızılderili danslarıyla eğlendirip onlardan bahşiş topluyorlarsa, belki de bizim için kaçınılmaz son bu kadar radikal olmasa da benzerdir.

Kızılderililer kökenlerinden uzaklaştırılarak, kültürleri hançerlenerek bu hale getirilmiştir. Türkiye de böyle yapılmak isteniyor. Geçmişi gösterişlerle dolu, kimsenin tahayyül edemeyeceği büyüklükte ülke ve kültürler kuran Türkler, her daim batının korkulu rüyası olmuştur.

Sonuçta kendileriyle uygarlıkta yarışacak bir ülke olmamızdan ziyade, onları eğlendirecek, sömürgeleşmiş, dünya hâkimiyetinde basamak olarak kullanacakları bir ülke konumuna doğru hızla ilerliyoruz. Her dediklerini harfiyen yerine getiren paralı askerler misali…

Bunu da her iki yazımızdan birinin içine sıkıştırdığımız “Kültür Emperyalizmi”yle başarıyorlar. Özenecek bir kahramanları olmamasına rağmen özeniyoruz sanal kahramanları aracılığıyla; ibret alınacak tarihleri olmamasına rağmen ibret alıyoruz Hollywood vasıtasıyla; hayran hayran izliyoruz dünya sahnesinde sergiledikleri oyunları… Belki de bu yüzden göz yumuyoruz Müslümanları katletmelerine, toplumlara yaptıkları soykırımlara… Yaptıklarını anlatanlara paranoyak damgasını bu yüzden yapıştırıyoruz anında…

Hiç mi dostumuz yok peki? Türk’ün güçlenmesini, yeniden “Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi”yle büyümesini isteyen? Bu sorunun cevabını ben bir türlü veremedim soranlara… Azerbaycan der gibi oldum bir dönem; “KKTC’yi ABD tanırsa bende tanırım, menfaatler önce gelir.” dedi… KKTC, hani ‘yavru vatandır’ dedim; “Rumlarla AB’ye ‘yes be annem’, Türkiye elini çek yakamızdan” dedi. Orta Asya’da bazı Türk Cumhuriyetleri var adı üstünde Türk’tür dedim; onlar ise Rusya tarafından çoktan Ruslaştırılmış, kendilerini votkaya vermişlerdi. Zaten yönümüzü o tarafa dönmeye pekte niyetli değildik.

“Bizim kudretimizin ulaştığı yerlere, onların hayalleri bile ulaşamaz” demiş Fatih Sultan Mehmed Han… Yanılmışsın Sultanım, artık bizim hayallerimizi süslüyor onların kudretleri. Şuan onların ulaştığı yerlere, yalnızca gıpta ile bakan bir nesil haline geldik.
Ecdat tarih yazmış, evlat okumaktan aciz…

İşte gariban Oturan Boğa’dan girdik, Uyuyan Boğa’dan çıktık… İyi uykular…


Ömer YILDIZ ( Yazıları Facebook’tan takip etmek için : http://www.facebook.com/mryldz46 )

Mail adresi: mr_yldz@hotmail.com