Çankaya Temyiz HakimiYolsuzluk iddiaları sonrasında Kayseri’de taraf olan Gül, bu kez de ÖSYM’den yana çıkıp soruşturmanın meşruiyetini zedeledi.
Demir’e kol kanat gerdiAKP’nin içinden gelen ve zaman zaman ‘noter’ eleştirilerine maruz kalan Cumhurbaşkanı Gül’ün Kayseri’den sonra ÖSYM için de devreye girerek, “Açıklamaları beni tatmin etti” demesine muhalefet ve hukuk çevrelerinden tepki geldi. Siyasiler, “Makamı küçük düşürdü, taraf olamaz” derken, hukukçular Köşk’ün bu müdahalesinin ’yargıya mesaj’ anlamına geleceğine dikkat çekti.
Özhaseki’ye ‘kefil’ olarak devreye girdiCumhurbaşkanı Abdullah Gül, Kayseri’deki yolsuzluk iddialarının ardından da hemen devreye girmiş ve Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki için “Ben kefilim” demişti. Gül’ün tavrı, yargıyı etkileyebileceği için tepki çekmişti.
Hükümet de taraf!YGS’deki şifreleme iddiaları ayyuka çıkmış ve tüm kafalar iyice karışmışken, garip bir açıklama da Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek’ten geldi: Sayın ÖSYM Başkanı’nın yaptığı açıklamanın yeterli ve doğru olduğu kanaatini taşıyoruz.
Köşk, temyiz mahkemesiKayseri’deki yolsuzluk iddialarının ardından Özhaseki’ye kefil olduğu için eleştirilen Cumhurbaşkanı Gül, bu kez de YGS ile ilgili iddialar için, “ÖSYM Başkanı’nın açıklaması beni tatmin etti” sözleriyle tepki topladı.
Haber: Bilun ÇELİKCumhurbaşkanı Abdullah Gül, toplumun önemli bir bölümünü ilgilendiren konularda yargıyı etkileyici açıklamalarını sürdürüyor. Kayseri’deki yolsuzluk skandalının ardından Kayseri Büyükşehir belediye Başkanı Mehmet Özhaseki için “Ben kefilim” açıklamasını yapan Gül’ün, YGS’deki şifre iddiaları üzerine, “ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ali Demir’in açıklaması beni tatmin etti” sözleri muhalefetten ve yargıdan tepki gördü.
Kimin namına konuşuyor?CHP Manisa milletvekili Şahin Mengü, Cumhurbaşkanının görevi dışındaki işlere karıştığını söyleyerek, “Hem görevinin olmadığı hem aklının ermediği işlere karışıyor. Burada sahtecilik olup olmadığı inceleme ve soruşturma sonucu ortaya çıkar. Sayın Cumhurbaşkanı tatmin oldum diyor ama ben tatmin olmadım” dedi. Cumhurbaşkanının kimin namına konuştuğunu merak ettiğini belirten Mengü, sözlerini şöyle tamamladı: “Bir de geçmişi var Sayın Cumhurbaşkanının. Çok pir-u pak bir siyasi akımdan gelmiyor. Kendisinin hiçbir sözü de bana güven vermiyor. Kendisi tatmin oldum dediği için ben tatmin olmadım. Muhakkak bir şeylerin üzerini kapatmaya çalışıyorlar.”
Makam küçük düşürüldüCHP Eskişehir milletvekili Tayfun İçli de, bunların kesinlikle yargıya bir müdahale olduğunu ifade ederek, bu tür olayların Cumhurbaşkanının bir alışkanlığı olduğunu kaydetti. İçli, “Hala kendisini 58. hükümetin Başbakanı olarak görüyor. Yürütmeye bağlı organları da kendi talimatı ile hareket ettiğini zannediyor. Aslında bu büyük bir gaftır. Devletin başı bu tür olaylara müdahil olmaz, devlet denetleme kurulunu göreve davet eder, hemen görevlendirir. Bu da olayın aslında ne kadar vahim olduğunun bir göstergesidir.” diye konuştu. Devletin başı’nın “ben tatmin oldum” açıklamasının çok vahim olduğunu vurgulayan İçli, toplum tarafından bir şeyin üzerini örtmek gibi algılanacağını söyledi. Cumhurbaşkanlığı makamının küçük düşürüldüğünün altını çizen İçli, O makamın en güvenilir ve tarafsız olması gereken bir makam olduğunu belirtti. İçli, “Bir takım deliller varken, bu yolsuzlukların araştırılması gerekirken Cumhurbaşkanının bu açıklaması vahim. Daha önce polis adaylarının seçiminde, KPSS’de şimdi de YGS. Herkesin kaygı duyduğu ortamda Gül’ün bunu geçiştirmeye çalışması ve üstünü örtmeye çalışmasına yönelik açımlamaları bence asla kabul edilebilir bir şey değil” dedi.
Bu yargıya açık müdahaledirEski YARSAV Başkanı Emine Ülker Tarhan, yargının görev alanına giren konularda yürütmenin müdahalesinin artık bir alışkanlık haline geldiğini ifade etti. Başbakan’ın ’yargı bize karışmasın’açıklamasını hatırlatan Tarhan, hukuk devletlerinde temel denetleyicinin yargı olduğunu kaydetti. Tarhan, “Bütün güçler eşit olmakla birlikte eğer biz hukukun üstünlüğüne inanıyorsak, yangının denetleyici gücünü kabul etmek zorundayız. Ülkemizdeki temel sorun budur zaten. Zihniyet sorunu budur. Yargının denetleyici görevinin yerine yürütmenin geçmesidir.” dedi. Son açıklamaların da bunun bir göstergesi olduğunu vurgulayan Tarhan, sözlerini şöyle tamamladı: “Yürütmenin yargıya çok açık bir müdahalesi vardır. Cumhurbaşkanı Anayasamıza göre yürütmenin başıdır. Yargıya havale edilmiş konularda açıklama yapmamamı elbette beklenir.”
Düzeltilmesi gereken beyanHukukun Üstünlüğü Derneği Genel Başkanı Av. Erdem Akyüz, Cumhurbaşkanının yargıya müdahalesinin yanında büyük bir şaibe olduktan sonra ‘ben tatmin oldum’ şeklindeki açıklamanın çok hafif kaldığını söyledi. Akyüz, “Ne olmuş da Sayın Cumhurbaşkanı tatmin olmuş. ÖSYM başkanı bütün samimiyetimle söylüyorum diyor. Bu işlerde samimiyet söz konusu olamaz. Bütün samimiyetiyle konuşan insanlar bugün Ergenekon, Balyoz gibi işlerle yargılanırken demek ki samimiyet geçerli bir faktör değil” diye konuştu. Akyüz, özellikle tarafsız bir makam olan ve Türkiye Cumhuriyetini temsil eden makamın bunu söylemesinin hiç doğru olmadığını ve mutlaka düzeltilmeye gerek duyulan bir beyan olduğunu da söyledi.
Hükümet de tatmin olmuşYGS’deki şifreleme iddiaları üzerine yaptığı basın toplantısında kimseyi ikna edemeyen ÖSYM Başkanı Prof. Dr Ali Demir’e, Cumhurbaşkanı Gül’den sonra hükümetten de destek geldi. Hükümet Sözcüsü, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, YGS’de şifreleme iddialarıyla ilgili olarak ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ali Demir’in açıklamalarını doğru ve yeterli olduğu kanaatini taşıdıklarını bildirdi. Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısına ilişkin açıklamalarda bulunarak gazetecilerin sorularını yanıtladı. Çiçek, YGS sınavındaki şifreleme iddialarına ilişkin olarak “ÖSYM Başkanının açıklamaları sizin için yeterli mi?” sorusuna şu yanıtı verdi:
İddialar doğru değil“YGS ile ilgili, bu konu tabii bağımsız bir organda meydana gelen bir gelişmedir. Sayın Cumhurbaşkanımız bir açıklama yaptı. Sayın ÖSYM Başkanı da bir açıklama yaptı biz bu açıklamanın doğru ve yeterli olduğu kanaatini taşıyoruz. Çünkü neticede işin başındaki kişiler, bu işin sorumluluğunu bilen ve sorumluluk taşıyan insanlardır. Bu iddiaların doğru olmadığı kanaati bizde de var. Zaten savcılık da kendiliğinden bir inceleme başlatmış durumda. Ama şunu da görmemiz lazım, belli bir süreden beri o kurumda yaşanan, geçmişteki olumsuz gelişmeler sebebiyle her imtihanda da benzer şeyler oldu’tarzında bir peşin hükümle bu kadar insanın zihnini karıştırmak bence çok doğru değil. Sayın Cumhurbaşkanının tatmin olduğu konuda biz de tatmin olmuşuzdur. çünkü konu her yönüyle kendisine ifade edilmiş biz de bu kanaati taşıyoruz. Sayın Milli Eğitim Bakanımızın da kanaati odur bize verdiği bilgide...”
CHP, ‘Şifre’yi Meclis’e taşıdıCHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk, Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’ya, “Kamuoyuna dağıtılan kitapçık şifreli midir, değil midir?” diye sordu. Öztürk, TBMM Başkanlığı’na, Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi. 27 Mart Pazar günü yapılan Yüksek Öğretime Geçiş (YGS) Sınavı’nda birçok sorunun şifreleme yöntemi ile çözülebildiğinin basına yansıdığını belirten Öztürk, ÖSYM Başkanı’nın yaptığı açıklamaları da hatırlatarak, şu soruları yöneltti:
Örtbas mı edilecek?
- “Kamuoyuna dağıtılan kitapçık şifreli midir, değil midir? Şifreli ise matematik hariç diğer bölüm sorularının da şifresi var mıdır? Var ise bu şifreler nasıldır?
- Kamuoyuna dağıtılan kitapçığın şifreli olması tamamen tesadüf müdür? Yoksa bilinçli olarak mı şifreli dağıtılmıştır?
Adaya özgü kitapçık ve cevap anahtarı hazırlanması tam olarak ne kadar zamanda gerçekleşmiştir?
- ÖSYM Başkanı yaptığı açıklamadaki gibi her adaya farklı soru kitapçığı basıldıysa soru kitapçığı kadar cevap anahtarı olmamasının gerekçeleri nelerdir?
- Her adaya ayrı kitapçık basıldı ise adayların cevap anahtarları hangi yöntemle nasıl değerlendirilecektir? Bu değerlendirme optik okuyucu ile mi yoksa elle mi yapılacaktır?
- Kitapçığın üzerinde adayın resminin ve adının yazılı olması, olası bir kopyanın önceden hazırlanması ihtimalini kuvvetlendirmez mi?
- KPSS Sınavı’nda olduğu gibi bu son yapılan YGS Sınavı’nda da durum örtbas mı edilecektir?”
Detaylı inceleme şartYGS iddiaları için yazılı bir açıklama yapan CHP İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan da, “Savcılar bu konuyu ciddi inceleyecekse ÖSYM bilgisayarlarından detaylı inceleme yapmalı, zorluk dereceli sınıflandırma, hangi okullardan ya da hangi dershanelerden gelen öğrencilere ne şekilde dağıtılmış konusunu da araştırmalıdırlar” dedi.
Adana’dan ihbar varYGS sınavı soru kitapçıklarında şifrelemeyle cevapların verildiği iddiası üzerine, ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ali Demir’in, “Bu soru kitapçığı sadece basına dağıttığımızdır. Adaylara böyle kitapçık verilmedi” açıklamasını yapmıştı. Başkan Demir’in hiçbir adayı ve veliyi ikna edemeyen bu açıklamasının ardından “Bana verilen kitapçık basına verilen kitapçıkla aynı” iddiasıyla ortaya çıkan adaylar da var. Milliyet gazetesinde çıkan habere göre, Adana’dan bir YGS adayı, kendisine verilen soru kitapçığındaki sorulardan birinin basın kitapçığında olduğu gibi şifreli olduğunu öne sürdü.
YENİÇAĞ, 4 Nisan 2011
Hükümet ÖSYM'nin arkasındaHükümet Sözcüsü Çiçek, ÖSYM'nin yaptığı açıklamanın 'yeterli' olduğunu savundu.Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, Yükseköğretime Geçiş Sınavı’nda şifreli yöntemle kopya çekildiği iddialarına ilişkin ÖSYM Başkanı’nın açıklamalarını yeterli bulduklarını söyledi. Çiçek, Cumhurbaşkanı Gül’ün konuyla ilgili açıklamalarını hatırlatarak, “Sayın Cumhurbaşkanının tatmin olduğu konuda biz de tatmin olmuşuzdur” dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu toplantısı sona erdi. Toplantının ardından açıklama yapan Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, YGS’de yaşandığı iddia edilen şifre yöntemi ile kopya skandalına ilişkin değerlendirmesinde ÖSYM Başkanı’nın yaptığı açıklamanın kendilerini de tatmin ettiğini söyledi.
Çiçek, “Biz bu açıklamanın doğru ve yeterli olduğu kanaatini taşıyoruz. Çünkü neticede işin başındaki kişinin, bu işin sorumluluk taşıyan insanlardır. İddiaların doğru olmadığı kanaati bizde de var. Zaten savcılık da kendiliğinden bir inceleme başlatmış durumda. Şunu da görmemiz lazım. Belli bir süreden beri o kurumda yaşanan geçmişteki olumsuz gelişmeler sebebiyle her imtihanda da benzer şeyler olduğu tarzındaki peşin hükümle bu kadar insanın zihnini karıştırmak bence çok doğru değil. Ben bugün gazetelerde okudum. Bir kısım dershane sahipleri, kurucuları, bu işle ilgilenen kişiler yapılan işlemler bir yanlışlık olmadığını ifade ediyor ama en önemlisi sayın Cumhurbaşkanımızın yaptığı açıklamadır. Bu olay üzerine en üst seviyede devletimizin bir yetkilisi hassasiyet gösteriyor, bilgi alıyor, kendisinin tatmin olduğunu ifade ediyor. Sayın Cumhurbaşkanının tatmin olduğu konuda biz de tatmin olmuşuzdur. Konu her yönüyle kendisine ifade edilmiş, biz de bu kanaati taşıyoruz. Sayın Milli Eğitim Bakanımızın da kanaati budur” diye konuştu.
Gerçek Gündem, 4 Nisan 2011
YÖK de ÖSYM'yi savundu...YÖK üyesi Durmuş Günay: ÖSYM'nin uzaya araç göndermek kadar yaptığı hassas bir iş.Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Durmuş Günay, YGS soru kitapçığındaki şifreleme iddaları ile ilgili olarak, ''ÖSYM'nin uzaya araç göndermek kadar yaptığı hassas bir iş, gerçekten çok uğraşıyorlar, olağanüstü tedbirler alıyorlar, ancak iletişim arttıkça risk de çok yükseliyor'' dedi.
Prof. Dr. Günay, Zonguldak Karaelmas Ünivresitesi (ZKÜ) Prof. Dr. Arif Amirov Konferans Salonu'nda düzenlenen ''Türkiye'de ve Dünyada Yükseköğretimdeki Gelişmeler ve Yönelişler'' konulu konferansta, Türkiye'de 1933'te 1 üniversite sayısının 2011'de 102 devlet ve 62'si vakıf olmak üzere 164'e yükseldiğini söyledi.
İstanbul'da 42, Ankara'da 16 ve İzmir'de de 9 üniversitenin hizmet verdiğini, 14 kentte 1'den fazla üniversitenin yer aldığını anlatan Günay, şöyle konuştu:
''Türkiye'de yükseköğretimde 3 milyon 529 bin 334 öğrenci var. Nüfusunun yüzde 5'lik kısmı yükseköğretimde öğrenim görüyor. Ön lisansta 6 bin 13, lisans düzeyinde 4 bin 977 program mevcut. Üniversitelerimizdeki sayısal artışa karşı nitelik konusunda bazı eleştiriler oluyor. ABD Başkanı Barack Obama'nın, 2020 için Amerikalıların yüzde 60'ının 4 yıllık yükseköğretim görmesi hedefi bulunuyor. Bu da dünya genelinde yükseköğretimin yaygınlaşma eğiliminin göstergelerinden biridir.''
Günay, ''Türkiye'de vakıf üniversitelerin yaygınlaşmasına karşın devlet üniversitelerine oranla öğrenci sayılarının az olduğunu, gelecekte bu konuda ne gibi adımlar atılabileceğine'' yönelik soru üzerine ''Anayasa, özel üniversite kurmaya izin vermiyor. Özel üniversitelerin kurulabilmesi için anayasada değişiklik gerekli'' yanıtını verdi.
-YÜKSEKÖĞRETİMİN YÖNETİMİ-''Yükseköğretim yönetimini esnek yapıya kavuşturmak için yasal düzenleme olacak mı'' sorusu üzerine Prof. Dr. Günay, şunları kaydetti:
''Rektörü nasıl seçeceğimizi bile çözemedik. Biraz da bizim kültürümüzle ilgili. Çünkü öğretim üyelerini ikna etmek çok zor. Herkes fildişi kulesinde yaşayabiliyor. Yakın gelecekte Türkiye'de üniversitelerin dünya çapında işler yapacağını düşünüyorum.''
-''YGS SORU KİTAPÇIĞINDA ŞİFRELEME'' İDDİALARI-Prof. Dr. Günay, bir öğrencinin '' ÖSYM'nin son günlerde kaybettiği güveni geri kazanması için YÖK ne gibi adımlar atmayı düşünüyor'' sorusunu şöyle cevaplandırdı:
''ÖSYM'de olan biten bir şey yok. Orada bir örnek soru kitapçığı yayınlamışlar. Güven sorunu hakikaten zor bir mesele ama burada herkesin sorumluluğu var. ÖSYM, şöyle bir şey yaptı, ben yakından biliyorum, her bir soruyu başka bir kombinezon yaptı. Yani her soru kitapçığındaki sorular farklı diziliştedir. Yaşananlar toplumdaki kutuplaşmalar ve tartışmaların ürünü oldu. Çok yazık oluyor. Buradan kimse bir şey kazanmaz. ÖSYM'nin uzaya araç göndermek kadar yaptığı hassas bir iş, gerçekten çok uğraşıyorlar, olağanüstü tedbirler alıyorlar, ancak iletişim arttıkça risk de çok yükseliyor. Herkesin sorumlu davranması lazım. Güven çok önemli. Şu anda sorun filan yok orada. Böyle olsa belli dizilişteki cevabı niye versinler, kendisi koyuyor internete. Hiçbir ikinci cevap kağıdı yok öyle. Zaten bunu internet ortamına açacaklar.''
Gerçek Gündem, 4 Nisan 2011
Cevap anahtarı neden daha az?ÖSYM Başkanı, ‘Şifreleme, çalınma, sızdırma gibi sınavın güvenirliğini tartışmalı hale getirecek, hiçbir olağanüstü durum yok’ diyeceğine, “Bağımsız uzman bir kadro oluşturduk, tüm iddiaları inceliyoruz, sonuçları da en kısa zamanda kamuoyu ile paylaşacağız” deseydi, çok daha inandırıcı olurdu.YGS’de yaşanan “şifre skandalı” sonrasında, alelacele basın toplantısı düzenleyen ÖSYM Başkanı Ali Demir, ısrarla ÖSYM’ye güvenilmesini istedi. Tıpkı bir önceki ÖSYM Başkanı Ünal Yarımağan gibi. KPSS skandalı gündeme geldiğinde, Yarımağan da kesinlikle soruların dışarı sızdırılmadığını söylemiş, ÖSYM’ye güvenilmesini istemişti. Ama bir hafta sonra önceki kendisi istifa etmek zorunda kaldı, sonra da sınav iptal edildi.
Ankara’ya gidip, dünkü basın toplantısını yerinde izleyince, aynı tablo gözümün önüne geldi. ÖSYM Başkanı, günlerdir kamuoyunun konuştuğu şifre iddialarına öyle ya da böyle açıklama getireceğine, lafı evirip çevirip ÖSYM’nin yıpratılmaması ve ÖSYM’ye güvenilmesi gerektiği noktasına getirdi. Bunu yaptıkça da kafalar daha da karıştı, güven daha da azaldı.
Başkan, dünkü basın toplantısında, ‘Şifreleme, çalınma, sızdırma gibi sınavın güvenirliğini tartışmalı hale getirecek, hiçbir olağanüstü durum yok’ diyeceğine, “Bağımsız uzman bir kadro oluşturduk, tüm iddiaları inceliyoruz, sonuçları da en kısa zamanda kamuoyu ile paylaşacağız” deseydi, çok daha inandırıcı olurdu.
Çernobil kazasından sonra, çay içip, kanserojen hiçbir tehlike yok diyen Sanayi Bakanı Cahit Aral, o dönemde ne kadar güven verdiyse, Demir de dün o kadar güven verdi, o kadar yürekleri rahatlattı...
Neden güven vermedi?ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ali Demir, İTÜ’de tekstil hocasıydı. Dolayısıyla istatistik ve yazılım konusunda uzman değil. Görünen o ki 6 aylık sürede, bu konulara yeterince hâkim olamamış ki, sık sık yardımcılarından destek almak zorunda kaldı ama o da yeterli olmadı.
İşte güven vermeyen açıklamalarına yönelik bazı anektodlar:
- Matamatik sorularında bir şifreleme olduğunu bir ilkokul öğrencisi bile soruları incelediğinde görebiliyor. Ama nedense ÖSYM Başkanı bu konuda hâlâ kararsız. Bir var dedi, bir yok dedi. Var deyince de de peki Matematik testinde olduğu gibi diğer testlerde de şifreleme var mı diye sorduk. Tabii ki var dedi. Hatta aynı şekilde, Matematik’te rakamları küçükten büyüğe doğru sıralayın, eşleşen doğru cevap olacaktır dedi. Ama Türkçe’deki sorulardan sadece birkaçının rakamsal olduğu hatırlatıldığında işte o zaman akıllara durgunluk verecek bir tespitte bulundu. Ondaki şifre de harf sırası ya da cümlelerin uzunluğu, kısalığına göre olabilir dedi. Hemen anında böylesi bir şifreleminin hem mümkün olmadığı hem de sonuç vermediği hatırlatılınca da topu taca attı.
‘Cevabı bizde kalsın’- Başkan Demir, her aday için farklı bir kitapçık oluşturulduğunu söyledi. Yani bir milyon 700 bin adayın her biri için soruların ve seçeneklerin yerleri değiştirilerek ayrı ayrı yeni kitapçık hazırlandı. Bu durumda bir milyon 700 bin farklı cevap anahtarının olması gerekiyor. Kendisine bu soruldu. Ve yine herkesi hayrete düşüren şu cevabı verdi: Hayır o kadar cevap anahtarı yok!
Peki ne kadar sorusuna da, ‘Onun cevabı da bizde kalsın’ yönünde kafaları daha da karıştıran bir cevap verdi.
- Basın toplantısı devam ederken kendisine bir not geldi ve herkesin tüm soru cevaplarını göreceğini söyledi. ‘Altyapı hazır, 12.00’den itibaren her isteyen ÖSYM’nin internet sitesine girip bütün soru kitapçıklarını görebilir’ dedi. Isararla tüm soru kitapçıklarının görülüp görülmeyeceği iki kez daha soruldu ve her defasında ‘Evet görülecek’ dedi. Ama akşam geç saatlere kadar bırakın diğer adayların soru kitapçıklarını, adaylar kendi soru kitapçıklarını bile yoğunluk ya da server bağlantısı kurulamadığı gerekçesi ile göremedi. Ne zaman görüleceğine ilişkin bir bilgi ise hâlâ yok. Daha da ilginci, sınava girmeyen adaylara yönelik herkese açık bir sistem de oluşturulmuş değil. Arada şanslı olup görenler yok mu? Belli illere ve belli ilçelere yönelik listeler görülmüş ama biz bu şansı hâlâ elde edemedik.
- ÖSYM Başkanı’na duyulan güvenin sarsılmasına neden olan soru-cevaplardan birisi de, şifrelemenin geçen yıllarda da olup olmadığı yönündeydi. ‘Aynı şekilde vardı’ dedi ama ‘Aynı sistemi uyguladığınızda sonuç almak mümkün değil’ deyince de yine topu taca attı.
Puanlar da açıklanacak mı?- Peki soru kitapçıklarını internete koyacağını açıklayan ÖSYM Başkanı, adaylara yönelik puanları da yine herkese açık hale getirecek mi? Onu zaman gösterecek. Çünkü hepsini değil sadece bazılarını kamuoyu ile paylaşırız dedi. Oysa inandırıcılık açısından hepsinin herkese açık olması gerekir. Çünkü KPSS skandalında ful çeken adayların sınavları iptal edildi, haklarında dava açıldı. Bu yüzden bundan sonraki kopya olaylarında kesinlikle ful çeken çıkmaz. Ayrıca zaten 40 sorudan 30, 35’ini yaparak da en iyi üniversitelere girilebiliniyor.
- Genelkurmay’a ait en gizli belgelerin bile bulunduğu kozmik odalara girildiği hatırlatılarak, ÖSYM’nin uluslararası güvenirliği ve yazılım konusunda uzmanlığı olan bir denetleme şirketine kapılarını açıp açmayacağı da soruldu. Güvenlik nedeniyle değerlendirileceği ifade edildi.
- Peki sınavda adaylara dağıtılan kitaplarda farklı şifrelemeler oldu mu? Başkan Demir, tıpkı basına verilen soru kitapçığında olduğu gibi diğerlerinde de şifreleme olamayacağını ifade etti. Ama görünen o ki soruların tümü kamuoyuna açıklandığında eminiz ki çok daha farklı ipuçları ortaya çıkacak.
İstanbul’un bazı ilçelerinde, bazı salonlarda sadece kız öğrencilerin sınava alındıkları hatırlatılarak da peki bu konuda mı tesadüf, buna benzer yazılım sınav kitapçıklarına yönelik iddiları da getiriyor, siz ne diyorsunuz sorusuna da, ‘ÖSYM’ye güvenin’ yanıtının ötesinde tatmin edici bir cevap gelmedi.
Şifreleme, tesadüf mi, yazılım mı?- Demir, basın toplantısının ilerleyen saatlerinde, şifreleme bir var dedi bir yok dedi. Peki Matematik testinde ortaya çıkan bu dizin nasıl gerçekleşti? Ona da ayrıntılı bir açıklama getiremedi. Oysa uzmanlık alanı şifreleme olan uzmanlar, şu iki soruya cevap arıyorlar ki, devamı gelsin:
“1- Bu kadar ince düşünülmüş bir şifre sistemi tesadüfle açıklanabilir mi?
2- Böyle ince düşünülmüş şifre sistemi organize olmadan hazırlanabilir mi?
Bu sorular yanıtlanınca başka sorular da var ama hele önce bunlar bir yanıtlansın.”
Özetin özeti: Sınav tekrarını herkesten çok biz istemiyoruz. Çünkü KPSS’de adaylar üzerinde yarattığı yıkımı, çok yakından gördük. Üniversite adayları da böylesi bir faciaya hazır değil. Ama tüm bu tedirginlikler, şifreleme skandalını örtbas anlamına gelmez. YÖK’e ve MEB’e düşen görev, bir an önce bağımsız bir denetleme kuruluna, olup bitenleri acilen inceletmek olmalıdır. Yoksa bu tartışmaların önü arkası kesilmez!..
Abbas GÜÇLÜ, 4 Nisan 2011
"Devrimci Liseliler"den YGS protestosu"Devrimci Liseliler" (DEV-LİS) Ankara ve İstanbul'da YGS'de ortaya atılan "şifreli kopya" iddialarını protesto etti. Ankara'da 6 kişi, kendilerini Milli Eğitim ve Adalet Bakanlıkları'nın demir parmaklıklarına zincirledi. Eylemlerde 7 kişi gözaltına alındı. İstanbul'da da 9 kişi ÖSYM binası önünde zincirli eylem yaptı ve gözaltına alındı.(DHA) -- ANKARA:
Adalet Bakanlığı önüne gelen "Dev-Lis" üyesi 2 kişi üzerlerindeki pankartı açarak, kendilerini bakanlık binasının önündeki demirlere zincirledi.
Burada bir süre çeşitli sloganlar atan eylemciler, polis tarafından gözaltına alındı.
Bu sırada 4 kişi de Milli Eğitim Bakanlığı önünde protesto eylemi gerçekleştirdi.
Bu kişilerle Sosyalist Demokrasi Partisi'nin (SDP) fotoğrafçısı olduğunu söyleyen 1 kişi daha gözaltına alındı.
Protesto eylemlerinde toplam 7 kişi gözaltına alındı.
İSTANBUL:
ÖSYM'nin İstanbul Bürosu binası önünde de hareketli saatler yaşandı.
Levent'teki binanın önüne gelen bir grup, kendilerini binanın önündeki aydınlatma direklerine zincirleyerek ÖSYM aleyhine slogan atmaya başladı.
Görevlilerin olay yerine polis ekiplerini çağırması üzerine gelen ekipler, demir makasıyla zincirleri kestikten sonra 9 kişiyi gözaltına aldı.
Gültepe Polis Merkezine götürülen ve öğrenci oldukları bildirilen 9 kişinin işlemleri sürüyor.
cnnturk.com, 4 Nisan 2011