Yine Bir Öğretmenler Günü...
Eğitim-Sen üyesi öğretmenlerimiz Milli Eğitim Bakanlığı’nın resmî 24 Kasım Öğretmenler Günü programına katılmayarak tüm yurtta alanlara çıkıyorlar.
Neden acaba?
Bundan iki yıl önce yazdığım bir yazıda sorunun yanıtı…
O zamandan beri hükümet kös dinlemiş, bütün diğer sorumlular ve ilgililer de... Değişen, hiçbir şey yok. Hatta daha kötüye gitmiş işler.
Öyleyse bugün, o eski satırlara yeni ne ilave edebilirim ki?
***
Üç Yıl Önce… 24 Kasım 2007
Maaş ve ek ders ücretleriyle birlikte aylık gelirin 1000-1500 TL ...
Ders ücretleri karşılamıyor beklentilerini.
Kendini alt gelir grubunda görüyorsun.
Belki, görevinden arta kalan zamanda ek iş bile yapıyorsun.
Kirada oturuyorsun.
Tasarruf yapamıyorsun gelirinden.
Her ay kredi kartı borcu ya da taksitleriyle boğuşuyorsun.
Belki ölmeyi düşündüğün bile olmuştur, çaresizliğinden.
Meslek alanındaki bilimsel gelişmeleri takip edemiyorsun.
Öğretmenliğin kutsal bir meslek olduğuna inanıyorsun ama,
Çocuğunun öğretmen olmasını istemiyorsun.
Mesleğin, saygınlığını koruyamadı sana göre.
Ve her şeye rağmen...
Pişman değilsin bu mesleği seçtiğine!...
***
İşte böyle...
Bizim sana layık gördüğümüz konum bu, öğretmenim.
Dehşetle seyrediyorum.
Bu hükümetin, öncekilerin, yılların, liberalleştirilen Türkiye’nin ürünü bu...
Hiç kafamızı çalıştırmadık, meclisiyle, hükümetiyle, iş adamlarıyla, aydınlarıyla...
Ama biz bu ihmalin bedelini çok ağır ödedik.
Atatürk ne demişti:
-Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir.
Şu halimize bak, dünyanın en zavallı milletlerinden biri haline geldik, itilip, kakılan...
***
Ve Üç Yıl Sonra… 24 Kasım 2010
Öğretmenler bu yıl da Öğretmenler Günü’ne buruk giriyor.
Türk Eğitim-Sen’in anketine göre her 10 öğretmenin 8’i bankalara borçlu….
Çoğu kirada oturuyor.
Birikim yapamıyor çocuklarının eğitimi ve geleceği için.
Yüzde 42’si şans oyunlarına bağlamış umudunu.
Sosyal faaliyeti yok.
Ekonomik sıkıntılar yüzünden kaygılı, sinirli, gergin...
Hak ettiği saygıyı görmediğine inanıyor.
Yarısından fazlası mesleği seçtiğine pişman...
***
Atatürk ne demişti:
-Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir.
Onun her dediği doğrudur:
Şu halimize bakın, dünyanın en zavallı milletlerinden biri haline geldik, itilip, kakılan...
İçim ezik ve buruk, neslimden de, kendimden de utanıyorum.
Bakıyorum, cumhurbaşkanı, başbakanı, bakanı, müsteşarı ve diğerleri,... hepsi, hepsi diyebiliyor,
Ama ben bir türlü diyemiyorum,
Yine boğazıma düğümleniyor:
-Öğretmenler günün kutlu olsun, öğretmenim...
Prof. Dr. Cihan DURA, 24 Kasım 2012