“YÜKSELEN ÜLKELERE EKONOMİK MUCİZE YAŞATMA” MODELİ… Dr. Noyan UMRUK
Mesela "Kendi otomobilini üretemeyen ülkeye borç verip otobanlar, devasa asma köprüler, tüneller, alt geçitler, üstten geçitler yaptırırız…
Sonra onlara arabalarımızı satarız.
Sonra bankalarını satın alırız.
O bankalardan halka ucuz krediler verip daha çok araba almalarını sağlarız.
Böylece verdiğimiz o krediyi arabamızı satarak geri alırız, hem de faiziyle.
O ülkeye kardeş kurumlardan kredi ayarlarız.
Ayarlanan kredi "ASLA" o ülkenin hazinesine gitmez.
O ülkede ‘proje‘ yapan bizim şirketlerimizin kasasına girer.
Enerji santralleri, sanayi alanları, AVM.ler, limanlar, dev havaalanları yapılır.
Aslında insanların ne kadar işine yaradığı tartışılır bir yığın beton…
Bizim şirketlerimiz kazanır o ülkedeki birileri de nemalandırılır.
Toplum bu düzenekten hiçbir şey kazanmaz.
Ama ülke boğazına kadar borçlandırılmış olur.
Bu o kadar büyük bir borçtur ki ödenmesi imkânsızdır. Plan böyle işler.
Sonunda ekonomik danışmanlar/tetikçiler olarak gider onlara deriz ki; "Bize büyük borcunuz var ödeyemiyorsunuz: O zaman petrolünüzü satın, doğal gazınızı bize verin, askeri üslerimize yer gösterin, askerlerinizi birliklerimize destek olmaları için savaştığımız bölgelere gönderin, Birleşmiş Milletler de bizim için oy verin! Elektrik, su kanalizasyon, iletişim sistemlerinizi özelleştirin! Onları Amerikan şirketlerine ya da diğer çok uluslu şirketlere satın..."
Sosyal hizmetleri, teknik sistemleri, eğitim kurumlarını, sağlık kurumlarını hatta adli sistemleri ele geçiririz.
Bu, ikili, üçlü, dörtlü bir darbeler serisidir."
Bunlar bizim hayal gücümüzün ürünleri değil…
Bizzat bir ekonomik tetikçinin risalesi… (1)
Bu tür “ekonomik mucize” yaşayan ülkelere bir zamanlar “Yükselen Ülkeler” payesi verilmişti… Brezilya gibi, Türkiye gibi…
Bu da modelin dolduruşa getirme faslı…
Peki bunları jöleli, möleli danışman kılıklılar bilmezler mi?
Bilmez olurlar mı?
Vakti zamanında mangal da kül bırakmıyorlardı…
Bilirler, bilirleeeer ammaaa…
Artık, velinimetleriyle birlikte bu modelin “nemalananlar” hanesine yazılmışlardır…
Bu arada;
*Ülkede üretim, istihdam, bilimsel ve teknolojik gelişme durmuş,
*Resmi İşsizlik oranı uzun süre sonra çift rakamlı hanelere ulaşmış…
*Her dört gençten biri işsizmiş…
*TL. %40 oranında devalüe edilmiş…
*GSMH(Gayri safi milli hasıla) 13 yıl geriye gitmiş…
*Fert başına milli gelir 9-10.000 dolarlardan 7500 dolara düşmüş…
*Halk zaten dünyanın en adaletsiz gelir dağılım sistemi çerçevesinde %25 fakirleşmiş…
*Dış borç 421 milyar dolara, kur zararı 200 milyar TL.’a ulaşmış…
*Tarım, hayvancılık çökmüş… Dünyanın kendine yeterli 7 ülkesinden biri saman, mısır, angus ithal eder hale gelmiş…
*Başta akaryakıt olmak üzere zamlar, vergi oranlarında artışlar art arda…
Ne gam…
“Yelkenler fora, iskele alabanda, ülke baştankara gidebildiğimiz kadar gidelim; sonrası Allah kerim…”
(1) Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları - John Perkins