Yeniçağ gazetesinden Ahmet Takan’ın bugünkü yazısında, İzmire Yunan bayrağı dikildiğinden haberdar olduk. (04/11/2018 Yeniçağ)
Meğerse İzmir Konak meydanında, Yunan Başbakanı Çipras’a ofis tahsis edilmiş.
Bizim siyasilere İstanbul’da, saraylardan ve tarihi konaklardan çalışma ofisi tahsis edilmesine alışığız ancak yabancı ve dost olmayan bir ülke başbakanına, özellikle de Smyrna (İzmir) dedikleri kentimizde ofis tahsis edilmesi pes dedirtti.
Yunan büyük bir inatla İzmir’e Smyrna demekte ve burayı kendi toprağı olarak görmekte. Yunan’ın bu toprakları işgal amacı hiç sönmedi, sadece bu yeniden işgal niyetinin henüz vakti zamanı gelmedi.
Daha önce de işgal edip (15 Mayıs 1919) katliamlar yaptığı İzmir ve havarisinde kötü emelleri on yıllar geçmekle birlikte bitmemiş, bitecek gibi de görünmüyor. Her fırsatta gerek söylemleri gerekse davranış ve uygulamaları ile kötü niyetlerini, saldırganlıklarını ve kinlerini hep göstermekteler.
Tarihsel süreçte Yunan’ın Osmanlı’nın yıkılması ve topraklarının parçalanması döneminde emperyal güçlerden aldığı cesaretle ülke topraklarımıza saldırması, İzmir’den topraklarımıza çıkartma yapması ve akabinde sivil halka saldırarak katliamlar yapması ve zulümleri yakın tarihimizde bilgi ve belgeleriyle durmakta.
Şu anki iktidar ve yöneticileri sınır komşuluğu yaptığımız, 18 adamızı ve 1 kayalığımızı işgal eden zapt eden bu ülke başbakanına ofis tahsis etmişler.
Yani bu topraklarda da yeriniz ve hakkınız var demek olmuyor mu bu yapılan hareket.O zaman vakti zamanında bu ülkeyi işgal eden ve yüz yıllık planlarında amaçları bu ülkenin yok edilmesi, topraklarının parça pinçik edilmesi, yönetim şeklinin ve milli değerlerinin yok edilmesi, yer altı ve yer üstü kaynaklarının yağmalanması, halkının köleleştirilmesi olan emperyallere de âyan beyan birer ofis tahsis edilsin.
Kısaca manda yönetimini meşrulaştırın olsun bitsin. Göz göre göre 18 ada ve bir kayalık Yunan envanterine geçti zaten. Bunlar İzmir’de Çipras’a verilen ofisin habercileriymiş meğer. Bir ülke yönetim ve idaresinde bu kadar aymazlık olmaz, olamaz ve olmamalıdır.
Eski Yunan savunma bakanı yardımcısı, yeni göç idaresi başkanı Vitsas ile bizim siyasiler kartepede aile fotoğrafı çektirmişler. Bu Vitsas, Aydın eşek adasında oraya yerleştirilen yunan askerleri ile kuzu çeviren ve Türk hava kontrolörüne küfür eden kişi. Türk düşmanı ve işgalci Yunan Vitsas ile aile resmi çok düşündürücü! Hangi aile, kimin ailesi. Eğer böyle kabul edip hissediyorsanız bu topraklarda ve Türk kimliği ile ne işiniz var.
Ülkenin yurtdışı büyükelçilerinden artık lakabı Ugandalı Helen olan, yani Türkiye’nin Uganda büyükelçisi Sedef Yavuzalp’in 29 Ekim resepsiyonunda elçilik baş kâtibi ile Yunan mitolojisindeki karekterlere öykünerek o dönemi yaşatmak ve anmak adına, o dönem kıyafetleri giyinerek bir kıyafet balosu haline getirdiği (sadece elçi ve baş kâtip) ve herkesi şaşırtarak ülkeyi ve kendilerini komik duruma düşürdükleri 29 Ekim Cumhuriyet resepsiyonuna ne demeli. Bu büyükelçilik Yunan büyükelçiliği bu kişiler de Yunan değil maalesef Türk. Bu ülke düşmanlığı, bu Yunan hayranlığına bu cehalete, bu kepazeliğe ne demeli. İnanın kelimeler yetersiz kalıyor.
Cehaletin, bilgisizliğin, görgüsüzlüğün, eğitimsizliğin hâd safhada olduğu, çok kötü, çetin ve karanlık bir dönemden geçiyoruz. Tarihe ise sürekli notlar düşüyoruz. (Yakında bu notlar roman haline gelecek) Liyâkata dayalı olmayan görevlendirme ve atamaların acı sonuçlarını ise yaşayarak, görerek, çoğunluk zararını görerek, kaybederek, rezil olarak öğreniyoruz.
Büyük ve kuvvetli devlet olmanın koşullarını ve gereklerini geçmişe dönüp Cumhuriyetin ilk yıllarına baksak göreceğiz. Ama Cumhuriyeti reddedip Osmanlıya ve Yunan mitolojisine öykünüyoruz. Bir hayal aleminde, bir film platosuna çevirdiğimiz ülkede garip bir şekilde hayalle gerçek arasında yaşamaya devam ediyoruz. Bari bu olup bitenlerden ders çıkartıp bir daha o hatalara düşmesek bu bile yeter. Boş bir umut ama umut işte.
Bu ülkenin vatanseverleri bu ülkedeki yerli işbirlikçiler ve hainler kadar cesur olabilseler her şey çok farklı olabilirdi.
Zafer ATUN
04/11/2018
zaferatun.wordpress.com