YUNANİSTAN DERSLERİ (Ekonomi Politiğe Giriș)

YUNANİSTAN DERSLERİ (Ekonomi Politiğe Giriș)

İletigönderen Habip Hamza Erdem » Cmt Ağu 01, 2015 0:18

YUNANİSTAN DERSLERİ
(Ekonomi Politiğe Giriș)
Ekonomi Politik, bir ‘disiplin’ olarak ‘Kapitalist Sistem’ ile birlikte doğdu.
‘Tanrı gecinden versin’( !) ama, onunla birlikte de sonlanacak.
Onun da ‘yasa’ları var aslında ; ‘bilim’ bile deniliyor o nedenle.
Ancak, Yirminci Yüzyılın bașından bugüne, ulaștığı ‘emperyalist’ așamasının bir sonucu olarak belki, tel tel dökülmekte ; artık boyası mı denir foyası mi bilemem ama, tüm çıplaklığıyla görülebiliyor.
Hem de, ‘Burjuva bilimi’ olmasına karșın, burjuvazinin kendisine ‘ihanet’e yönelmiș bulunmakta.
‘Bunama’ da denilebilir, ‘son bunalımı’nda olduğu da..
Bu ‘yuvarlak sözler’i, köșeli yapmak ve yerlerine oturtabilmek için, somuta indirgemek gerekiyor.
‘Yunanistan örneği’, bu bakımdan alabildiğine zengin ve öğretici.
Șimdi, sanki ekonomi politikten değil de, komșumuz Yunanistan gibi bir ‘Devlet-ulus’un bașına ‘gelen’lerden sözediyor olalım.
‘Somut durumun somut çözümlemesi’ olarak, herhangi bir ‘değer yargısı’ katmadan, yani ‘nesnel’ bir ‘değerlendirme’ yapmaya çalıșalım.
Zaten, aynı zamanda, kapitalist/emperyalist sistemin ‘ișleyiș mekanizmaları’ da gösterilmiș olacaktır.
Avrupa Komisyonu’nun, Syriza’nın kazandığı seçimler öncesinde Yunanlıları korkutmak ve oyları yönlendirmek için; Syriza’nın kazanması halinde, AB yardımları bağlamında üçüncü dilim olan 110 Milyar Euro’nun serbest bırakılamayacağını ileri sürmesiyle bașlanabilir.
Salt bu paragrafta bile, borç/alacak, kredi/faiz, serbest piyasa/tekel, emperyalist sıradüzen (hiyerarși)/sömürü, demokrasi/oligarși, iç dinamikler/dıș dinamikler gibi ‘binbir konu’ biribiri içine girmiș durumda.
Daha, 2010 yılı Nisan ayında Bașbakan George Papandreou, Yunanistan ekonomisinin ‘imdat’ çubuğunu çekip ; eğer AB (ya da troyka denilen AB Komisyonu, AB Merkez Bankası ve IMF) yardıma koșmazsa Yunanistan’ın ‘batacağı’nı dillendirmeye bașlamıștır.
Kapitalist bir ekonomik düzende, sanki bir ‘firma’ zora düșmüș gibidir.
O halede ‘ekonomi politiğin’ önerdiği önlemler alınacaktır.
Böylece 1° yüksek faizle borçlanma 2° Kamu İșletmelerinin özelleștirilmesi ya da satılması 3° Ada, orman, toprak ve madenlerin satılması gündeme gelecek, ya da ‘ekonomi politik’ dıșı bir söylemle doğrudan ‘talan’ uygulamalarına geçilecektir.
Sanki Yunanistan değil de on yıl öncesinin Türkiyesi’nden sözedilmektedir.
Ya da ‘herhangi bir devlet-ulus’tur sözkonusu olan. Yani Yunanistan’a özgü bir durum değil, bir ‘genel gidișat’ın resmidir ortaya koyulan.
Bir bașka ‘veri’ de șu olsun : 2012 yılı ile 2014 Ocak ayı arasında, Yunanistan yaklașık 220 milyar Euro faiz ödemiș olmasına karșın borçları artmaya devam etmiștir. Çünkü ‘faiz lobisi’( !) borcu borçla ödemiș, Yunan halkının ödedikleri miktarlar ise anapara șöyle dursun faizi bile karșılayamaz duruma gelmiștir.
Kayıtlı ve kanıtlı bir saptama. Ancak neresinden bakılırsa bakılsın, bir ‘haksızlık’, bir ‘oyun’ olduğu da ortadadır.
Bir adım daha atılabilir:
2009 Ekim ayında Yunanistan 800 milyon Euro aradığında, uluslararsı piyasalar % 0,59 faiz oranıyla 5 milyara yakın kredi verebileceklerini söylerlerken, bir hafta sonra, evet tam bir hafta sonra 1,5 milyar daha istediğinde, ‘piyasa’lardan % 0,35 faiz oranıyla 7 milyar Euro bile verebileceği söylenmiștir.
İki ay sonra, 2010 yılı Ocak ayında, Yunanistan 16 Milyar Euro aradığında, 55 Milyara kadar ‘cebinde bil’ denilmiștir. Kayıtlı ve belgeli..
Yavaș yavaș ‘ekonomi politik’in ‘kuralları’nın nasıl dıșına çıkıldığını da görmeye bașlamıș sayılabiliriz. Çünkü o ‘genel kurallar’, apansız ‘özele özgü’ olmaya bașlamıșlardır.
O arada, faiz oranı da % 0,35’ten % 6,5 lara oradan da %24, 25 ve %28’lere değin yükselecektir. Artık o ünlü ‘gizli el’in ‘gizem’leri alanına gelmiș bulunmaktayız.
Sonra bir gün, nasıl olmușsa olmuș, Yunanistan ‘para bulamaz’ duruma gelmiș, bankamatikler önünde kuyruklar olușup, 60 Euro’dan fazla para çekilemez olmuștur.
O halde, madalyonun öteki yüzüne de bakılması gerekmektedir.
Böylece, kapitalist/emperyalist sistemin ‘motor’u olan ‘para/banka’ alanına girmiș oluyoruz.
Öğretiye göre, Merkez Bankaları, piyasa dönsün diye bankalara ‘kredi’ açacaktır. Yunanistan’da bu, % 4,8 faiz oranıyla açılan MB kredilerinin, bankalarca, ekonomik alanda yani üretim ya da tüketimde değil, %24’lere çıkmıș faiz oranıyla oynayașan uluslararası piyasalarda değerlendirmeye çalıșmaları biçiminde gelișecektir.
Ne var ki, yine ‘özele özgü’ değil, dünya genelinde de böyle olmaktadır. Yani, güya ekonominin motoru olacak olan bankalar, ekonomi politik diliyle uluslararası aktörlük, ama öz Türkçesiyle ‘artistiklik’ yapmaya yönelmiș olmakta ve bu ‘eğilim’, ‘dünya genel’ine ters düșmemektedir.
Kaldı ki, öğreti, ‘dünya geneli’nden ayrı düșmemeyi de gerektirmektedir. Böylece, arkalarında ‘devlet desteği’ yani, ülke halkından toplanacak vergiler olan bankalar, halkın ayırdında olmadığı ve hesabını soramadığı, salt kendi artistlikleri dolayısıyla ortaya yeni bir yük çıkarmaktadırlar, ki Yunanistan için bu yük 2015’te gelip yıllık 50-55 milyar Euro’ya dayanmıștır.
İște bütün bu gelișmeler karșısında, burjuva ‘ekonomist’leri, win win ya da bir bașka ‘uyduruk’ terim arayıșına yöneliyor olabilirler. Oysa halk diliyle bu, doğrudan bir ‘talan mekanizması’nın ta kendisi olmaktadır.
Ve burjuva ekonomistleri, bu mekanizmayı sorgulamak yerine, bankaların yayınladıkları bilanço ve faaaliyet raporlarındaki rakamların içinde kaybolup rakamların tutsağı olurlar.
Ancak yine de bulamayabilirler, çünkü, bankalar arasında öylesine ișlemler vardı ki, ‘kayıt’lara bile geçmez (over-the counter).
O zaman, televizyonlarda, dudaklarını yamultarak dö gre a gre ya da ovır dı kauntır diye bilgiçlik taslayabilirler. Hele Amerikanca tam da bizim ‘katır’ dediğimiz gibi ifade edebilirler ki doğrusu da budur. Çünkü, gerçekte yapılan ișlemler tam da katırlar arasında olanlar gibidir.
Peki ama nasıl olur da Almanya ‘sıfır faiz’le borç bulabilirken Yunanistan % 20’den fazla faiz ödemek zorunda kalmaktadır?
Yine o ‘ağzı eğri’ ekonomistlerimiz, bildikleri için değil ama ‘inandıkları’ için, piyasanın ‘Hikmet’lerine bakacaklardır.
O arada, Alman Ekonomi Bakanı, Yunanistan borçları için « biz savaș alanında değil ekonomik alanda kazandık » diyerek, gerçeği, yani bu ‘ekonominin kuralları’ denilen, bu zalim, bu usdıșı düzenin ‘özü’nü dile getirecektir.
Yunanistan’ın; AB gibi ‘Emperyalist kamp’ın bir üyesi olup, « ser verilir sır verilmez » bir konumda bulunmasına karșın hem de..
Oysa Yunanistan örneği bütün ‘sır’ları, deyim yerinde ise ‘kapitalizm’in bütün ‘kirli çamașırları’nı tüm dünyanın gözleri önüne sermektedir.
Syriza’nın yapıp yapamadıkları ayrı; ama temel, yani ‘ekonomi’nin ‘E’sine bakılmalıdır önce.
Yunanistan örneği, ‘ekonomi politik’in, bilimi olduğu kapitalist/emperyalist sistemin iciğini/cıcığını (bu da ekonomi politiğe bizim katkımız olsun) ortaya koymuștur. O nedenle ne denli incelenir ve yazılırsa azdır.
Ne yazık ki, bugüne kadar Türkçe yapılan ne konușma ve ne de yazılarda bu ișin ‘iç yüzü’, bu ‘emperyalizm’ denilen ‘talan düzeni’ hakkında, fındık kabuğunu dolduracak bir değerlendirme bulmak neredeyse olanaksız.
Șimdi, ‘bu kadar iș içinde’ mi, diye yakınanlar da olabilir.
Evet bu kadar ‘iș içinde’: çünkü yarın kabak Türkiye’nin bașında patladığı zaman, önlem almak șöyle dursun, sizin ‘ekonomist’ diye piyasada gördüğünüz pek az kiși ‘bașımıza geleni’ açıklamakta zorlanacaktır.
Habip Hamza Erdem
Kullanıcı küçük betizi
Habip Hamza Erdem
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1664
Kayıt: Cum Haz 26, 2009 20:01

Şu dizine dön: Habip Hamza ERDEM

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x