YUNANİSTAN ‘KRİZ’İ
Turgut Özal’ın Türkçemize kazandırdığı deyimle « Aççık ve seççik » olarak söylemek gerekirse; ‘Kriz’ sözcüğünü duyduğumda, krizlere girerim.
Hafakanlar basar da diyebilirim.
Kriz geliyor, kriz gidiyor diyenlere mi kızayım ; kriz var kriz yok diyenlere mi șașıp durayım.
Bașka alanları bilemem ama, ekonomi politik alanında ‘kriz’in, hem ekonomik ve hem de politik ‘yapılar’daki ‘alt-üst oluș’un adı olduğunu bilirim.
Öykü uzun, ama kısacası șöyle : öyle borsa düștü, borsa kalktıdan ‘kriz’ çıkmaz.
Banka battı, banker çıktı diye de ‘kriz’ olmaz.
Bir ‘banker’ batar, yenisi çıkar; bir banka batar, Devlet kurtarmazsa bir bașka banka onu yutar.
Yok eğer borsa düștü borsa kalktıya ya da banker düștü banka battıya ‘kriz’ diyorsanız; ‘kapitalizmin krizi’ni bașka bir terimle dile getirmek zorundasınız demektir.
Onun için, ‘köklü değișikliklere gebe’ alt-üst olușların belitilerinin ortaya çıktıkları ‘dönem’lere, ‘kriz’ değil ‘Bunalım dönemi’ diyoruz.
Er ya da geç ‘Kriz’den çıkılabilir.
Ancak ‘bunalım dönemleri’nden, köklü değișimler yașanmadan çıkılmaz.
Șimdi Yunanistan’ın ‘kriz’ neresinde diye sorulabilir.
Avrupa Birliği Komisyon kaynaklarından alınan tabloyu inceleyelim:
Türkçede ‘faiz dıșı fazla’ mı ne deniyor; yani dıș borç faiz ödemeleri hariç, gayrisafi hasılalarına oranla yüzde olarak bütçe açık/fazlası veren ülkeler sıralaması șöyle: İngiltere % (-) 2,6 ; Bulgaristan (-) 1,9 ; Polonya (-) 0,8 ; Fransa (-) 0,4; İsveç (-) 0,3 ; Finlandiya (-) 0,3 ; Litvanya (-) 0,3, Slovakya (-) 0,1 ; İrlanda (-) 0 ; Estonta 0,3 ; Malta 0,3 ; Belçika 0,3 ; Çekistan 0,3 ; Litvanya 0,4 ; Romanya 0,6 ; Slovenya 0,8 ; Avrupa Birliği ortalaması 0,9 ; Hollanda 1,2 ; İspanya 1,3 ; Macaristan 1,6 ; Danimarka 2 ; Luksembourg 2 ; Avusturya 2 ; Almanya 2,9 ; İtalya 3,7 : Portekiz 4, 2 ; Güney Kıbrıs 4,3 ; Yunaistan 4,3
Dünya aleme, güya ‘kriz’de diye tanıtılan ülkeler bunlar..
Bașta Yunanistan, sonra Güney Kıbrıs ve Portekiz ve İtalya.
‘Açık’ veren ülkelerin bașını çeken de İngiltere.
Yani ‘kriz’in alası İngiltere’de..
Ama ‘erkek kedi’ gibiler..
Boğazı sıkılan ülkeler ise, yan gelip yatmak yerine, hem dișlerinden tırnaklarından en çok ayırmak için çabalamakta ve hem de ‘krize yol açtı’ diye suçlanmaktalar.
Diyelim yarın anlașma oldu, Yunanistan’ın borçları ertelendi, yeni krediler verildi.
Eski hamam yeni tas denilerek, ‘kriz’ atlatılmıș mı olacak ?
Hatta ‘Atlatıldı’ diye davullar vurulup zurnalar çalınsa bile, ‘atlatılmıș’ olmayacak.
Çünkü içinde bulunduğumuz ‘dönem’, ne ‘Yunanistan krizi’, ne AB içi bir ‘kriz’ ve ne de bir ‘Euro bölgesi’ krizi değil, kapitalizmin 2008’lerden buyana düștüğü ‘genel bunalım’ dönemi olup, Yunanistan’da ortaya çıkan da bu ‘dönem’in olsa olsa bir ‘sivilce’sidir.
O yaygara, o suçlamalar ise ‘düzen sahipleri’nin yalanlarıdırlar.
Zaten, Syriza ya da Trispas’ın gücü de, bu yalanları biliyor olmalarından gelmektedir.
Yaygaracıların sözcülüğünü yapan ‘ekonomi prof’ları da ‘kralın soytarıları’dırlar.
Hasta olan ‘yapının kendisi’, hastabakıcıları da ekonomi profları..
Haydi borsa, banker ya da bankaların düștükleri ‘kısa dönemli’ ve ‘atlatılabilecek nitelikteki sarsıntı’lara ‘kriz’ diyelim.
‘Kalp krizi’ gibidir; damar tıkanmıș olabilir ‘kriz’ bașlar ; damar açılır ‘kriz’ de sonlanır.
Demir mi tunç mu bilinmez, ama yasa diyor ki, ‘kriz’den çıkılabilir, ama ‘bunalım’dan dönüșüm yașanmadan çıkılmaz.
O nedenle, ‘Yunanistan krizi’ atlatılabilecek bir ‘kriz’ olsa da, kapitalizmin bizzat kendisinin ‘kriz’i olan ‘ekonomik bunalım’ atlatılacak gibi görünmüyor.
7-8 yıldır ne yapılsa atlatılamıyor.
‘Dönüșme’ olmadan atlatılmayacağını onlar da biliyor olmalılar.
Ne var ki, șimdilik bilinen o ‘son çözüm yolu’na bașvurmaktan da çekiniyorlar.
Bu ‘Dönüșme’ sonundaki yeni ‘yapı’ nasıl olur denilecek olursa ; orası henüz belli değil ama, eski hamam eski tas olmayacağı kesindir .
Taslardan bașlayarak hamam yenilenecektir.
Kușkusuz önce, onun ‘ateș odası’ yapılacak ve ‘çok canlar yanacak’tır.
Ve bu dönemden sonraki döneme, güle oynaya değil, ‘Nasıl bilirdiniz?’ sorusunun yanıtı verildikten sonra geçilecektir.
Habip Hamza Erdem