Yunanistan ve Bulgaristan'ın Türk Akımı rekabeti
Ankara ile Atina arasında uzun bir “sorunlar listesi” var. Üstelik sorunlar azaltılamadığı gibi, her dönemde listeye bir sorun daha ekleniyor. Son eklenen sorun, Doğu Akdeniz’deki doğalgaz yataklarından kaynaklanan deniz sınırı sorunu...
Ancak Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras’ın geçen hafta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la görüşmesinde sorunlar yerine yeni açılımlar öne çıktı. Örneğin İzmir-Selanik deniz yolu ve İstanbul-Selanik hızlı tren yolu ile iki ülke ticaretinin artırılması çabası gibi...
Fakat toplamda bakıldığında, asıl öne çıkan Çipras’ın Heybeliada Ruhban Okulu’nu ziyaret etmesi oldu. Çipras burayı ziyaret eden görevdeki ilk Yunanistan başbakanıydı ve kendisine bu ziyarette eşlik eden Fener-Rum Ortodoks Patriği Bartholomos ile birlikte Ankara’dan buranın açılmasını talep ediyordu.
Peki bu ziyaretin perde arkasında kalan ana gündemi, esas hedefi neydi?
Çipras’ın Putin’den talebi
Çipras’ın ziyaretindeki asıl gündem Türk Akımı konusuydu. Zira Çipras Ankara’dan iki ay önce Moskova’ya gitmiş ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e “Türk Akımı projesine dahil olmak istediklerini” iletmişti.
Putin’in yanıtı ise şu olmuştu: “Yunanistan’ın Türk Akımı projesine dahil edilmesini ihtimal dışında görmüyoruz. Bunu Türklere sormamız lazım.”
Açalım:
Enerji Bakanlığı’nın resmi verilerine göre Rusya, Türk Akımı ile Karadeniz’in altından birbirine paralel iki boru hattıyla Lüleburgaz’a yılda 31.5 milyar metreküp doğalgaz taşıyacak. Bunun 14 milyar metreküpü Türkiye’ye teslim edilecek, diğer kısmı ise Avrupa’ya taşınacak.
Peki Avrupa’ya nereden taşınacak?
İşte bu konu henüz netlik kazanmış değil. Zira Bulgaristan, Türk Akımı’nın 2. kolunun Bulgaristan-Sırbistan-Macaristan- Slovakya üzerinden Avusturya’daki gaz dağıtım merkezine ulaştırılmasını, Yunanistan ise kendi toprakları üzerinden İtalya’ya ulaştırılmasını istiyor.
Bulgaristan mevcut hattın tersine çalıştırılabilecek olmasının avantajıyla öne çıkıyor, ancak Yunanistan “transit geliri” elde edebilmek için projeye dahil olmayı zorluyor.
Yunanistan’ın İtalya pazarı avantajı
Haklı olarak sorabilirsiniz: Her iki hat da kurulamaz mı? Yani Rus gazı hem Bulgaristan hem de Yunanistan üzerinden Avrupa’ya sevk edilemez mi?
Bu noktada devreye maliyetler ve daha önemlisi alım garantileri giriyor. Bir de elbette AB’nin enerji politikası... Çünkü Avrupa’ya girecek hat için AB yönetiminin onayı şart.
O nedenle şu koşullarda tek bir hattın kurulması planlanıyor. Elbette koşullar değiştiğinde, yeni alım garantileri oluştuğunda, ikinci bir hat da kurulabilir.
Tek hatta göre planlamada ise durum şu:
Bulgaristan’ın avantajı, Sırbistan’la birlikte transit geçiş için altyapı çalışmalarını yüklenmiş ve ilerletmiş olması.
Yunanistan’ın avantajı ise İtalya’nın Türk Akımı’ndan geçecek gaza talip olduğunu açıklaması. Zira İtalya, Almanya ve Türkiye’den sonra Rusya açısından üçüncü önemli pazar niteliğinde.
Ya Rusya? Moskova, Bulgaristan hattının geçeceği ülkelerin AB’nin Rusya’ya yaptırımına karşı çıkmasını büyük avantaj görüyor. Diğer yandan Yunanistan’ın “bağımsız Ukrayna kilisesine” destek vermesiyle başlayan Moskova-Atina gerilimi de Bulgaristan’ı avantajlı kılıyor.
Ankara’nın kullanabileceği bir kart
Yunanistan ve Bulgaristan arasındaki bu Türk Akımı’na dahil olma ve “transit geliri elde etme” yarışı, aslında Türk dış politikası açısından Ankara’nın eline çok önemli bir avantaj veriyor.
Ankara, Atina’nın Türk Akımı’na dahil olma hedefini bir dış politika kartı olarak ele almalı ve en azından Doğu Akdeniz’deki doğalgaz yatakları nedeniyle ortaya çıkan deniz sınırı ve “münhasır ekonomik bölge” anlaşmazlıklarının Türkiye’nin çıkarına göre çözülmesinde kullanmalıdır.
Mehmet Ali GÜLLER, 11 Şubat 2019