19 Temmuz 2010
YÜRÜTME!
İrfan Tuna
’’Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir’’
Anayasa’nın 6. maddesinde böyle yazar.
Aynı maddenin devamında, ’’Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır. Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz.’’ diye belirtir
Peki, nedir o yetkili organlar?
Anayasa; onu da 7, 8 ve 9’uncu maddelerde açıklar.
Madde 7: Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisi'nindir. Bu yetki devredilemez.
Madde 8: Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir.
Madde 9: Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır.
***
Demek ki neymiş?
Egemenlik kayıtsız şartsız milletinmiş.
Peki, millet egemenliğini nasıl kullanırmış?
Yasama, Yürütme ve Yargı adı verilen yetkili organlar eliyle.
Bu yetkili organlardan Yasama organı Meclis’miş.
Yürütme organı Cumhurbaşkanı ve hükümetmiş. Ama Cumhurbaşkanı ve hükümet, bu yetkisini ancak Anayasa’ya ve kanunlara uygun olarak kullanabilirmiş.
Yargı organı da dikkat buyurunuz, bağımsız mahkemelermiş.
Mahkemeler kimden bağımsızmış?
Elbette Yasama ve Yürütme’den.
Çünkü Millet egemenliğinin korunması için Anayasa’dan yana taraf olan Yargı; yasama ve yürütmeden bağımsız olamazsa, ne Cumhurbaşkanı ve hükümetin Anayasa’ya ve yasalara aykırı uygulamalarını engelleyebilir, ne de bu organların uygulamalarını Anayasaya ve yasalara uygunluk açısından denetleyebilir.
Üstelik Yasama ve Yürütme’den bağımsız olmayan bir Yargı, kararlarında da adil olamaz.
Bir hukuk devletinin en yaşamsal koşuludur yargı bağımsızlığı. Yargı bağımsızlığının olmadığı yerde hukuk devleti de olmaz, zorbalık olur, faşizm olur.
***
Anayasa’daki karşılığı Cumhurbaşkanı ve hükümet olan Yürütme sözcüğünün Türkçemizde başka anlamları da var.
Bu sözcük aynı zamanda bir eylem belirtir. Çocuğunuzun elinden tutup yürütmek gibi… Bir konuda fikir yürütmek gibi…
Yürütmenin argodaki anlamı ise hırsızlıktır. Yürütmenin argodaki bu anlamına uygun davrananlar, hele bir de kamu kaynaklarını yürütecek konumdalarsa zenginlikleri daha az zamanda katlanarak artar. Besin kaynağı, tüyü bitmemiş yetim hakkı olan bu gibi yürütücülere, ‘‘Gemisini yürüten kaptan’’ da denir. Siz buna moda deyimle Gemicik de diyebilirsiniz.
***
Örneğin: 1 yıl sonra 900 milyon dolara bir başkasına satılan TEKEL’in içki bölümünü l yıl önce dolu depoları, kasalarındaki nakit parasıyla 292 milyon dolara satmak bir yürütmedir.
Amerikan Bankası CİTİBANK’ın 3 milyar dolarlık vergi borcunu silmek de bir yürütmedir.
Suriye sınırımızdaki arazileri mayınların temizlenmesi karşılığında İsrail’li şirketlere vermeye çalışmak da bir yürütmedir.
TÜPRAŞ’ın yüzde 14,76’sını, o günkü piyasa değerinin çok çok altında, kapalı kapılar ardında İsrail’in en zengin işadamı Sami Ofer’e satmak da bir yürütmedir.
Aynı Sami Ofer’e Galataport kıyağı çekmeye çalışmak da bir yürütmedir.
***
Peki, bu ’’yürütmeler’’ nasıl engellenir?
Bu ’’yürütmelerin’’ hesabı nasıl sorulur?
Elbette Yürütme’nin uygulamalarını Anayasa’ya ve yasalara uygunluk açısından denetleyecek olan, Anayasa’dan yana taraf olan bağımsız bir yargının varlığıyla. Nitekim, yukarıdaki yürütmelerin bir bölümü, Yargı tarafından bu şekilde engellenmiştir.
Peki, AKP’nin Anayasa değişiklik paketi yargıya bağımsızlık mı getiriyor? Yoksa Yargı’yı daha bağımlı bir duruma mı getiriyor?
Elbette ikincisi.
AKP’nin Anayasa değişiklik paketi; Yürütmeyi denetlemesi gereken Yargı’yı, Yürütme’nin kontrol ve denetimi altına sokmayı amaçlıyor.
***
Bu güne dek ülke varlıklarımızı yürütenlere ve ülkemizin geleceğini önümüzdeki dönemde ABD güdümünde, Yargı engeline takılmadan derin karanlıklara doğru yürütmek isteyenlere ’’YÜRÜTME!’’ demenin tek yolu, yargı bağımsızlığını tümüyle ortadan kaldıracak olan bu Anayasa değişiklik paketine 12 Eylül’de ’’HAYIR!’’ demektir.