YUSUF NAZİK
Yusuf Nazik yakalanmış.
Hani şu ‘Reyhanlı Bombacısı’ mı ne imiş.
Televizyonların ‘sıcak haber’ olarak verdikleri, gazetelerin manşetlerinde dolanan bir ‘kahraman’ !...
Gözlerine baktım; sanki tanıdık.
Ahmet Davutoğlu’nun gözlerine benziyor gibi geldi bana.
Hakan Fidan’ın akrabası falan da olabilir.
Eski Jandarma Genel Komutanı Yaşar Güler’cenin de bir yakını olabilir.
Dr Recep TSK’sının şimdiki Genelkurmay Başkanı’nın yani.
O apoletsiz komutanın ‘koç’larına benzettim bir ara..
Olmayabilir de.
Yanılıyor olabilirim.
Ama Türkiye’deki Dr Recep televizyonları ‘sıcak haber’ olarak veriyorsa, Dr Recep gazeteleri ‘manşet’ atıyorsa, tüm televizyon baykuşları o’nunla ilgili yorum yapıyorlarsa bu işte bir ‘bit yeniği’ var diye düşünürüm.
‘Zamanlaması manidar’ diye bir kalıp düşüncemiz oluştu sonuçta.
Herif ne diyor?
“Türkiye Devleti böyyük bir ‘Devlet’tir. Bunun hesabını Esed’den soracaktır”.
Bence dili sürçmüştür.
O hâlâ bir ‘Türk Devleti’ kalmış sanıyor.
Oysa, doğrusu ne: ‘Dr Recep Devleti’.
Siz bakmayın Osmaniyeli Devlet’in ‘beka’sını bağladığı ‘Cumhurbaşkanlığı Devlet Sistemi’ palavrasına.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘gözünü sevdiğim Tayyip Erdoğan’ demesine.
Ortalıkta bir ‘Devlet-Mevlet’ kalmış değil.
Ortalıkta görülen, ‘Irak Şam İslam Devleti’nin tıpkısının aynısı..
Hani o çokbilmişlerin ‘Daeş-maeş’ dedikleri ‘Devlet’ten farkı yok.
Tüm malı-mülkü Dr Recep A.Ş’nin envanterine geçmiş bulunuyor.
İyi Parti’nin ekonomiden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Durmuş Yılmış (kağıt üzerinde Yılmaz yazabilir) Varlık Fonu için, ortada bir ‘Fon’ yok ki diyordu başkanı-maşkanı da ola.
Yasa var, masa var falan demeye getiriyor.
Sonra, bize oy verirseniz bunları toptan düzelteceğiz diye eklemeyi de unutmuyordu.
Bunların hepsi aynı.
CHP dahil, tüm siyasal partiler ‘düzen partileri’ olmuşlardır.
Bu ‘Düzen’in dışına çıkmayı, bu kafayla ne düşünebilmektedirler ne düşünebilirler.
Türkiye’de yüz adet ‘siyasal parti’ varsa, yüzünün de ‘içyüz’leri aynıdır.
Ben de Atatürkçü Düşünce Dernekleri temeli üzerinden yeni bir ‘Oluşum’a gidilsin diye önermiştim.
Yeni Genel Başkan, sevgili Süheyl Batum bir adım atamaz mı diye bekledim.
Aaa bir de ne göreyim?
Süheyl Hoca, ‘sayın Milli Eğitim Bakanı’mız’ şöyle yapsa iyi, böyle yapsa daha iyi olur demesin mi?
Oradaki ‘Herif’i bakan-makan olarak görüyor demek ki.
Başındakini de ‘Cumhurbaşkanı’ olarak görüyordur zahir.
Memlekette bir ‘görme sorunu’ olduğu görünüyor sonuçta.
Ne kadar ‘kibar’, ne kadar ‘ince’, ne kadar ‘zarif’, yani ne kadar ‘nazik’ olunursa, o kadar ‘etkin’, o kadar ‘demokrat’, o kadar ‘bilmem ne’ olunabileceği sanılıyor.
Ama sonuçta birer ‘Yusuf Nazik’ olunanacağı öngörülemiyor.
Şöyle aslan, böyle kaplan iken birden bire olunuyor ‘Yusuf Nazik’.
Hakan Fidan’ın ‘koç’u, Ahmet Davutoğlu’nun ‘asabî oğlan’ı, Yaşar Güler’in ‘aslan’ı, Hulusi Akar’ın ‘kaplan’ı ve ilah...
Demem o ki, ‘bu kafayla’ gidilecek olunduğu sürece, ne kadar ‘dimdik ayakta’ olunduğu ileri sürülürse sürülsün, ‘feriştahı gelse’ bizi yıldıramaz denilirse denilsin, ne kadar ‘İzmir’in Kavakları’ söyelenirse söylensin, sonuçta oluna oluna ‘Nazik’ olunabiliyor.
Şimdi Türkiye’de Dr Recep ve tayfası hariç herkes ‘Nazik’.
Oysa Türkiye’nin durumu ve konumu olağanüstü bir biçimde ‘Nazik’.
Sıra ‘oy nazike vay nazike’ türküsünü çağırmaya gelecek gibidir.