İstanbul da bir Aile Mahkemesi. Duruşma salonunda sıramı bekliyorum. Genç bir Hakime hanım, katibe ve mübaşir kızımız görev yapıyor.
Cumhuriyetin en güzel kazanımları göz önünde, yüzüncü yılda gurur verici bir tablo.
Biten dosyanın yerine yeni tarafları salona çağırmak için mübaşir seslendi. Suriyeli bir çift boşanıyor.
Erkek davacı ve yanında Avukatı. Kadın karşı masada yanında devletin sağladığı bir tercüman.
Erkeğin başında Amerikan beyzbol şapkası. Gayet rahat koltuğuna yerleşti.
Arkasından Avukat söz aldı ve taleplerini sıraladı.
1. Adli yardım talebimizi kabulünü istiyoruz. (Yargı harçları, yargılama giderleri ve Avukatlık ücretinin devlet tarafından karşılanması talebi)
2. Çocuklardan X ve Y nin vilayetinin davacı babaya verilmesini istiyoruz.
Hakim, "Sadece bu iki çocuk mu? Diğerlerini neden istemiyor?" Diye sordu.
Devreye tercüman girdi ve adamın cevabını tercüme etti; "sadece erkek çocukların velayetini istiyor, diğerleri eşinden kalacakmış".
Hakim mırıldanarak "diğerleri kız diye mi?" Dedi, ancak konuyu uzatmadı.
Önce iki erkek çocuğun velayetini tedbiren babaya, kalanları anneye verdi. Akabinde uzman pedagog görüşmesi için sevk kararı aldı. Dosyaya not edip pedagoga iletmek için taraflardan telefon numarası istedi.
Kadın da, erkek te okkalı birer telefon çıkartıp tercümana numaralarını gösterdi.
Arkasından kadın tercümana "Ben Hatay Reyhanlı da yaşıyorum. İstanbul a duruşma için geldim, teyzemde kalıyorum. Reyhanlı ya döneceğim, bir daha gelemem" dedi. Bunun üzerine o ilçe Mahkemesine talimat yazılması kararı verildi.
Bir kaç gün önce benim takip ettiğim bir dosyada hiç işi ve mesleği olmayan Türk kadını müvekkilime başka bir ilde yapılacak işleminin yapılması için 200 TL masrafı bir hafta içinde mahkeme veznesine yatırması aksi halde talep hakkının kaybolmuş sayılacağı yönünde kesin süre veren hakim geldi gözümün önüne.
Sonra adamın başındaki beyzbol şapkasını düşündüm. Mahkemeye saygı gereği başında şapka vs ile duruşma salonuna alınmaması gerekir.
Yahu neyi düşünüyorsun dedim, üç Cumhuriyet kadının görev yaptığı Mahkeme salonunda çocuklar arasında Cinsiyet ayrımı yapmak, sadece erkek çocukların velayetini talep edip kızları diğer tarafa bırakmak cinsiyet ayrımının taa dibidir ve Anayasamızda, insan haklarına aykırıdır, önce çocukların yüksek menfaati, ben bu cinsiyetçi kafaya uyup kardeşleri birbirinden ayırmam diyerek talebi reddeden mi oldu da sen şapkaya takıldın?
Ellerindeki telefonlara dikkat edip te, bu devlete bu halka bunların yargı giderlerini yüklemem diyen mi oldu da sen şapkaya takıldın? Dedim kendi kendime, sonra da kızdım bu düşündüklerim için. Lüzumsuz konulara takılma, bir sonraki seçimde mutfaktan çekilen videoları izle oyalan işte dedim.
Özetle halimiz;
"Öyle bir yerdeyim ki
ne karanfil ne kurbağa
Bir yanım mavi yosun
Dalgalanır sularda
Dostum dostum
Bu ne beter çizgidir bu
Bu ne çıldırtan denge
Yaprak döker bir yanımız
Bir yanımız bahar bahçe"
MAE