ZAFER’İN SAATİ
Bizden önceki kușak için kol saati gerçekten ‘varsıl’ olmanın göstergesi imiș.
Fotoğraf çektirmek de öyle..
O nedenle her fotoğrafta verilen ‘poz’ kadar kol saatinin konumuna da özen gösterilir imiș.
Bizim kușak için ise ‘zamanı bilmek’ önemli idi.
Kol saati de bir gereksinme.
Ancak bugūn ‘zaman hızlanmıș’ ve kol saati de bir gereksinme olmaktan çıkmıștır.
Cep telefonu tașıyan herhangi biri için kol saati tașımak ayrıca bir yūk olmuștur.
Hele ‘lūks’ sayılabilecek sekiz-on otomobil değerinde bir kol saati tașımak için insanın aklını yitirmiș olması gerekir.
‘Yirminci Yūyıla Kușbakıșı’ bașlıklı yazımın, ‘Bunalımın özū’ kesiminde șöyle deniliyordu:
“1637-40’larda Hollanda’da bir kıt lale yumrusu Amsterdam’da bir konutla değiștirilebilecek kadar zenginlerin bașını döndūrmūștū”.
Demek ki insanlığın belli dönem’lerinde insanların da ‘bașı dönmekte’ imiș.
Bu tūr ‘dönem’lerde “haydan gelen kazançlar için piyasalarda mantık da kalmamakta ve o nedenle bir ‘balon’dan sözedilmektedir (... )
Benzer durum 1929 yazında Amerikan borsalarında da yașandı.
1974 de kimi hammmedeler , örneğin șeker bir așırı değer bunalımı yașadı.
2008’de gayrimenkul, menkul değerler borsası ve kimi hammedeler için benzer șeyler söylenebilir.”
Yani ‘ekonomik bunalım’ dönemleri insanların ‘akıl ve mantık’ sınırlarını zorladıkları ‘dönem’ler olmaktalar.
‘Ekonomik bunalım’ların insanları ‘bunalım’a soktukları dönemler de denilebilir.
Bu tūr ‘dönem’lerde ekonomik bunalımların toplumsal bunalımlarla çakıștığı söylenilebilir.
Ve bu tūr ‘dönem’ler kesinlikle bir toplumsal ‘alt-ūst oluș’la sonuçlanmıșlardır. Yirmibirinci yūzyılın bașında ‘sistem’in tıkandığı ve ‘kapitalizm’in onulmaz bir bunalıma sūrūklendiğini ileri sūrenlere hak vermemek olası mıdır?
Bașka hiçbir ‘gösterge’ye bakmaya gerek bile yoktur.
Zafer Çağlayan’ın saati en ‘anlamlı gösterge’dir.
Hem genel olarak dūnyasal sistemin ve hem de ona ‘bağımlı’ kılınan Tūrkiye ekonomisinin bir ‘bunalım sūreci’ içinde olduğu;
ekonomik piyasaların ‘mantık’larını yitirdiği;
bu ekonomik bunalımın toplumsal bunalıma yolaçtığı;
toplumsal bunalım yașayan insanların ‘bașının döndūğū’;
ve bu gelișmelerin ‘tolumsal alt-ūst olușlar’a yolaçacağının kesinleștiği bir ‘dönemde’ olduğumuzun göstergesi.
Ne var ki Zafer’in saati aynı zamanda ‘zafer saati’nin gelișinin de göstergesidir.
Çūnkū insanlık ne 1640’ların Hollanda’sına ne de 1930’ların Amerika’sına saplanıp kalmadı.
Hep bir ‘devinim’ içinde oldu ve kendi dönemlerine özgū ‘devrim’lerle çıktı bunalımlardan.
Bugūn Tūrkiye, dūnyada ‘kendi devrimi’ne en yakın ūlke konumundadır.
Borsanın inip-çıktığına bakacağınıza Zafer Çağlayan’ın saatine bakın derim.
‘Zafer saati’nin eli kulağındadır.
Habip Hamza Erdem