Tanımlayamadığınız düşmana karşı, doğru temellerde bir mücadele yöntemi belirleyemezsiniz. Önce “tanı koymak” ve bu tanıya uygun çözüm yolları üretmek gerekir. Sadece bizim tanı koymamız, tanımlamamız da yetmiyor. Doğru ve anlaşılır bir biçimde, toplumun her kesiminin anlamlandıracağı ölçütlerde; karmaşık görünen ilişki biçimlerini, karşımızdaki düşmanın bizleri nasıl ele geçirmeye çalıştığını NET ve ANLAŞILIR kelimelere dökmek, soruna doğru tanı koymak kadar önemlidir.


Çoğu zaman, algılarımızı yönetmeye çalışan, psikolojik savaş yürütücülüğü yapan odaklar; kendilerinin doğrudan dahil olmadığı yöntemlerle “Zemberek” sistemini kurarlar. İşte o zaman,” tanı koymak” kimileri için büyük bir sorun olur.
Karmaşıklaşan, iç içe geçmiş bilgi “yığınlarının” beynimize hücum ettiği böyle bir süreçte, değerli büyüğümüz Sayın Banu Avar’ın “Zemberek” kitabı, tam da yukarıdaki “soruna tanı koyma” ve çözüm üretme konusunda bizleri aydınlatıyor.

Birçok aydın, “aydın” olduğunu ispat etmek için, yazdığı metinlerde ve yapmış olduğu konuşmalarda ifade etmek istediği konuyu, akademik kavramların arasında boğarak sunar. Örneğin anlattığı konu emperyalizmdir. Ama okuyucu kitabı okurken bir de kitapta geçen kavramları öğrenmek ve kavramak için zaman harcamak zorunda kalır.

Elbette temel kavramlara hakim olmak, bu kavramları ifade etmek, nerede, hangi bilimsel terimi kullanacağımızı bilmek önemli… Ancak yazılan kitapta, topluma karşı sorumluluk duygusu taşındığına dair bir kaygı ifade ediliyorsa, okunan kitabın da toplumun geniş kesimlerce “rahat” okunabilirliğini sağlamak, sorumluluk gereği olan bir davranıştır. Evet, toplumsal ve bilimsel gerçekleri; yalın, anlaşılabilir ve kısa bir şekilde yazıya dökmek gerçekten zor kazanılan bir yetenektir. Soyut kavramların, okurun gözünde somut bir gerçek olarak canlanması; yazarın örnekleme ve anlatım becerisi ile doğru orantılıdır.
“Zemberek” kitabı “soyut” olarak tanımlanan emperyalizm gerçeğini, küresel güçlerin sahadaki aktörlerini, sahne arkasındaki oyun kurucuları, bu oyun kurucuların plan ve yöntemlerini bizlere “somut” haliyle sunuyor. Kitabı okurken, birçoğumuz için “sıradan” bir faaliyet ya da program olarak görülen uluslar arası temasların, aslında sahne arkasındaki oyun kurucular tarafından aşama aşama planlanan bir stratejinin parçası olduğunu çıplak gerçekleri ile kavrıyorsunuz. ABD ve diğer küresel odakların, “toplumsal muhalefet” , “çevre duyarlılığı”, “doğa sevgisi” adı altındaki “masum” faaliyetlerinden, Arap Baharı adı altında yürütülen kanlı işgal ve iç savaş planlarını, hangi aktörlerle icra ettiğini somut gerçeklerle sunuyor bize “Zemberek”.

2011’den bu yana merkez kentlerimizde patlayan bombaların, Libya, Mısır, Tunus ve Suriye’de yaşanan işgal ve iç savaş planının bir parçası olduğunu; bu sürecin uzantısı olarak son dönemde adı geçen “Hibrit / Karma Savaş” kavramının ne demek olduğunu bilge bir anlatımla bizlere anlatmış Sayın Banu Avar. Küresel odakların bu savaş yönteminde kimleri “vekil” tayin ettiğini görüyorsunuz kitapta. Örneğin İstanbul / Beşiktaş’ta gerçekleşen terör saldırısında patlatılan bombanın, NATO’ya dahil olan düzenli orduların kullandığı bir bomba türü olduğu, en yetkili ağızlardan ifade edilmişti. O an “Zemberek”’te geçen şu tespitler aklıma geldi:

“ Bir milletin kültürel kodlarıyla oynanır, tümü küresel şirketlere bağlı ana akım medyayla topluma virüs atılır. Melezli, hibrit bir kitle anlayışı yaratılır. Bireyler, atılan virüsle farklı politik bakışları sahiplenir ve diğerlerine, sosyal medya aracılığıyla bulaştırır.

… Bu virüs sadece fikirler değil, terör mangaları, istihbarat ajanları, etki ajanları olacaktır. “Mülteciler” bu iş için ideal zemin yaratır. Sivil orduların liderleri, Washington’un, Londra’nın hizmetindedir.”

Sonuç olarak yeni savaşlarda, düzenli ordular değil, dijital ya da silahlı ‘sivil savaşçılar’ kullanılır.”

Banu Avar – “Zemberek” , sayfa 65 – 66

“Zemberek” kitabı, bu yönüyle de yaşamda karşılık bulan anlatım ve bilgilerle dolu.
“Zemberek”, toplumun bütün kesimleri için, ama özellikle gençler için çok öğretici temeller üzerine bina edilmiş gibi. Gençlik üzerinden topraklarımıza pençelerini defalarca sokmaya çalışan küresel odaklara karşı, “Zemberek”kitabı gençliği uyarıyor. Sorgularken kendi aklımızla düşünmemizi ve “özgün” olmamızı öneriyor bize.

En güzeli de kitabı okuduğunuzda, karamsar bir tablo çizip kenara çekilmiyorsunuz.
Bu özgün eseri bizlere kazandıran Sayın Banu Avar’a teşekkür ve minnet borçlu olduğumu kendi adıma ifade etmek isterim. Emeğinize, yüreğinize, bilincinize sağlık ablacım.

Mithat AKAR / Gaziantep

https://www.facebook.com/profile.php?id=100006232153226

MUHTEŞEM bir yapıtın MUHTEŞEM bir tanıtımı. Tebrikler, teşekkürler, sevgiler, en iyi dilekler ve NİCE YILLAR size çok değerli ve sevgili dostlar sayın Banu AVAR ve sayın Mıthat AKAR. Gönül Pınar Atacı, 3.1.2016